Seyf b. Zî Yezen; Kisrâ tarafından Yemen hükümdarlığına tayin edilip242 tahta oturduktan sonra her taraftan Arap heyetleri gelip kendisini tebrik ettikleri sırada, 243 Mekke'den gelen on kişilik tebrik heyetinin başında Abdulmuttalib b. Hâşim bulunuyordu. 244

Abdulmuttalib ve arkadaşları, hükümdarı, hükümdar selâmıyla* selamladılar.

Abdulmuttalib, temsilci olarak hükümdarın önünde, ayakta durdu. 245

Konuşmak için, hükümdardan izin istedi. 246

Seyf b. Zî Yezen:

" Eğer krallar önünde konuşabilir kişilerden isen, sana izin verilmiştir. 247 Konuş bakalım! " dedi. 248

Abdulmuttalib; Seyf b. Zî Yezen'in bulunduğu makama liyakatini, asaletini, babasının çok hayırlı bir hükümdar, kendisinin de onun hayırlı bir halefi olduğunu. , belirttikten sonra:

" Ey hükümdar! Bizler, Allah'ın dokunulmaz kıldığı Harem'inin halkı ve Beyt'inin (Kabe'sinin) hadimleri olup, zaferini tebrik heyetiyiz; ziyaretçi heyet değiliz! " dedi.

Hükümdar Seyf:

" Ey konuşan kişi! Sen kimsin?" diye sordu.

Abdulmuttalib:

" Ben, Abdulmuttalib b. Hâşim'im" dedi.

Hükümdar:

" Demek, sen kızkardeşimizin oğlusun ha! " dedi*

Abdulmuttalib:

" Evet! " deyince, hükümdar:

" Yakınıma gel! " dedi.

Yaklaşınca, hem ona, hem arkadaşlarına: 249

" Demek, sizler, Kureyşü'l-Ebâtıh'sınız?" dedi.

" Evet! " diye cevap verdiler. 250

Hükümdar:

" Hoşgeldiniz, safa geldiniz! Sizler, yanında emniyet ve huzur bulacağınız, bol bol ihsanlar veren bir kralın yanına geldiniz! Kral ilk konuşmanızdaki sözlerinizi dinledi ve akraba olduğunuzu anladı, ziyaret vesilenizi kabul etti. Sizler burada oturduğunuz müddetçe, gece ve gündüz sohbet edilmeye, oturulup konuşulmaya, 251 övülmeye, 252 ağırlanmaya, ayrılıp giderken de ihsan olunmaya layık, 253 şerefli, 254 şanlı255 kişilersiniz! " dedikten sonra, maiyetine onların konuk ve elçiler konağına götürülüp misafir edilmelerini emretti. Emri yerine getirildi.

Orada bir ay oturdular.

Hükümdar, bir gün, Abdulmuttalib'e haber salıp: 256

" Arkadaşlarının arasından bir tek sen benim yanıma gel! " dedi.

Abdulmuttalib, hükümdarın huzuruna vardığı zaman, onu yalnız bir halde buldu. Yanında hiç kimse yoktu.

Hükümdar Abdulmuttalib'i yanına yaklaştırdı, tahtında onunla birlikte oturdu. 257

" Merhaba! Hoşgeldin, safa geldin! " dedikten sonra;258

" Ey Abdulmuttalib! Ben sana bildiğim bir işin sırrını emanet edeceğim ki, o sırrı, senin yerinde başkası olsaydı, açmazdım!

Fakat, ben, onun madenini sende gördüm.

Bunun için, onu sana açıklayacağım!

Yüce Allah bu hususta izin verinceye kadar, bu sır senin yanında masun ve mahfuz kalsın!

Şüphesiz ki, Allah emrini yerine getirir.

Ben, gizli Kitab'da, kendimize tahsis edip başkasına kapalı tuttuğumuz ilimde; yaşamanın şerefi, ölmenin fazileti bulunan, genellikle bütün insanları ve heyet arkadaşlarını, özellikle de seni ilgilendiren çok büyük, çok şanlı bir haber buldum! " dedi. 259

Abdulmuttalib:

" Ey hükümdar! Bütün göçebe halkı ardarda sana feda olsun! Nedir o büyük ve şanlı haber?" diye sordu.

Hükümdar:

" Tihâme bölgesinde bir çocuk doğacak. Alâmet olarak, onun iki küreği arasında bir ben bulunacak! 260 Kıyamet gününe kadar, kendisinde imamlık, sizde de seyyidlik olacak! " dedi. 261

Abdulmuttalib:

" Zât-ı Devletinden, lanet ve nefreti mucib haller sâdır olmasın! " diyerek onu hükümdar selam ve duasıyla selamlayıp:

" Eğer hükümdarlık makamının heybetini, ululuğunu gözönünde tutmak zorunluluğu olmasaydı, sevincimi arttıracak beşareti biraz daha açıklamak Iutfunda da bulunmalarını kendilerinden dilerdim! " dedi.

Bunun üzerine, hükümdar

" Bu zaman, onun doğacağı zamandır.

Hatta, belki de doğmuştur!

Onun ismi Muhammed; babası ve annesi ölmüş olacak!

Kendisinin bakımını, dedesi ve amcası üzerlerine alacak!

Allah, onu apaçık tebligat yapan peygamber gönderecek!

Bizden, ona Ensar (yardımcılar) yapacak!

Dostlarını onlarla aziz, düşmanlarını da onlarla zelil kılacak!

O, arzın en kıymetli yerlerini fethedecek!

Onun doğumu ile, ateşgede sönecek!

Bir olan Rahmân'a ibadet edilecek!

Küfür ve taşkınlıklar yasaklanacak!

Putlar kırılacak!

Şeytan recmolunacak, taşlanacak!

Onun sözü hak ile bâtıl arasını ayırıcı, hükmü sırf adalet, tam ve dosdoğru hüküm olacak!

O daima iyiliği buyuracak ve işleyecek, kötülükten de sakındıracak ve onları ortadan kaldıracaktır! " dedi.

Abdulmuttalib:

" Ömrün uzun, saltanatın sürekli, şan ve şerefin yüce olsun!

Acaba hükümdar bu hususta beni sevindirecek bazı açıklamalar daha yapmak lutfunda bulunurlar mı?" dedi.

Hükümdar Seyf:

" Örtülerle örtülü Beytullah'a, mucizelere ve semavî kitablara andolsun ki, ey Abdulmuttalib! Hiç hilaf yok, muhakkak ki sen onun atasısın! " deyince, Abdulmuttalib sevincinden yere kapandı.

Hükümdar:

" Başını yerden kaldır! Kalbin ferahladı. Ömrün uzadı. İşin yükseldi!

Sana, anlattıklarımdan, idrak ettiğin, kavuştuğun birşey var mı?" dedi.

Abdulmuttalib:

" Evet ey hükümdar! Benim çok sevgili, üzerine titrediğim bir oğlum vardı. Onu senin kavminin şereflilerinden birinin kızı olan Âmine birli Vehb b. Abdi Menaf ile evlendirin iştim. Âmine, dünyaya bir çocuk getirdi. 262 Onun ismini Muhammed koydum. 263 İki küreğinin arasında da bir ben vardır! Anlattığın alâmetlerin hepsi de kendisinde mevcuttur. 264 Onun babası ve annesi de Vefât etmiştir. Kendisinin bakımını, ben ve amcası, üzerimize almış bulunuyoruz" dedi.

Bunun üzerine, hükümdar Seyf:

" Onun hakkında sana söylediklerim, senin söylediğin gibidir.

Oğlunu iyi koru!

Onun hakkında Yahudilerden sakın!

Çünkü, Yahudiler ona düşmandırlar!

Fakat, Allah onlara bu hususta yol ve fırsat vermeyecektir.

Yanındaki heyet arkadaşlarından, yalnız sana açmış olduğum şeyleri, onlara da dürülü tut! Sakın açayım deme!

Sizde bulunacak reisliği, onların ve oğullarının da kıskanıp onun başına gaileler çıkarmayacaklarından emin değilim.

Eğer onun peygamber olarak gönderileceğinden önce ölmeyeceğimi bilseydim, süvarilerim ve piyadelerimle birlikte gider, 265 Yesrib'i (Medine'yi) hicret yurdu, 266 devletime başkent yapardım ! 267

Ben, Nâtık Kitab'da ve Sabık İlimde buldum ki: Yesrib onun hicret ve nusret yurdu, 268 işinin muhkemleşeceği, kabrinin ve yardımcılarının bulunacağı yer olacaktır! 269

Ne olurdu, onu âfet ve belalardan ben koruya idim! " dedi.

Hükümdar; Kureyş heyetinden her bir delegeye onar köle, onar cariye, 270 yüzer deve, 271 beşer ratl (ntl) altın, onar ratl gümüş, 272 Yemen elbiselerinden ikişer kat elbise, içi anberle doldurulmuş birer kutu;

Abdulmuttalib'e ise, bunlardan onar kat verilmesini emretti ve ona:

" Bir yıl geçince, onun (Peygamberimiz aleyhisselam in) işinden neler vukua geldiğinin haberini bana getir! " dedi. 273

Abdulmuttalib, heyet arkadaşlarına, sık sık: 274

" Ey Kureyş cemaatı! İçinizden hiç kimse hükümdarın bana olan bol ihsanına gıpta da, kıskançlık da etmesin!

Hükümdarın bütün bu ihsanı, bana ve benden sonra soyumdan geleceklere olacak şeref ve izzetin yanında, çok az kalacaktır! " derdi.

Kendisine:

" Bu, ne zaman olacak?" dediklerinde de: 275

" Bir zaman sonra zuhur edecek, açığa çıkacak;276 dediğim şey277 bilinecektir! " derdi. 278

Seyf b. Zî Yezen, ne yazık ki, yıl geçmeden öldü. 279 Daha doğrusu, öldürüldü. Yemen'den tardettiği Habeşlilerden edindiği hizmetçiler bir gün hükümdarı kendisine mahsus avlanma yerinde yalnız başına bulunduğu sırada harbeleriyle mızraklayıp öldürerek dağ başlarına kaçmışlar, hükümdarın adamları da onların hepsini yakalayıp öldürmüşlerdir. 280

--------------------------------------------------

242. İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 278.

243. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 23, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 82-83, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 9, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 328, 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

244. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 9, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329.

* Hükümdar Selamı: " En'im sabâhan= Sabahlar hayrolsun! Ebeytellânet=Zât-ı Devletinden, lanet ve nefreti mucib haller sâdır olmasın! " demekten ibaretti. (İbn Kuteybe, Maârif, s. 13, 271, Mes’ûdî, Murûc, c. 1, s. 4243. )

245. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

246. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 24, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 9-10, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

247. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 96, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 240.

248. İbn Abdi Rabbih, Ikdul-ferîd, c. 2, s. 24, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. s. 12.

* Abdulmuttalib' in annesi Selma Hatun, Hazrecîlerdendi. Hazrecîler ise, Yemen Sebe soyundan idiler. Seyf b. Zî Yezen de, Himyer b. Şebe soyundandı. (Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 88. )

249. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 84, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 96, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 11, Ebu'l-Ferec İbn Cevzi, el-Vefâ, c. 1, s. 122-123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 187.

250. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

251. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25, Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 84, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

252. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

253. Ebu Nuaym, Delâil. c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 10, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 122-123, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 329, Diyarbekrî c. 1 , s. 240, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 187.

254. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329.

255. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

256. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Diyarbekrî, Hamîs, c. 2, s. 240, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186-187.

257. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

258. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 95.

259. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25-26, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 11-12, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 204, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 187.

260. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 26, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10-12, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 203, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 187.

261. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 26, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 12, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-n ihâye, c. 2, s. 329, Suyutî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 240, Halebî, İnsânu’l -uyûn, c. 1, s. 186.

262. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 26-27, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 97, 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 11-13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 126-127, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329-330, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 240-241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 187-188.

263 Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97-98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 12-13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 127, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241.

264. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 98.

265. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98-99, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 128, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Suyûtî, Hasâisü'l -kübrâ, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

266. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27-28.

267. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 98-99, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 1, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 203-204, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

268. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 28.

269. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Suyûtî, Hasâis, c, 1, s. 204, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

270. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 28, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 188.

271. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, İbn Haldun Târîh, c. 2, ks, 1, s. 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, c. 1 , s. 188.

272. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, c. 1 , s. 188.

273. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 28, Ebu Nuaym , Delâil, c, 1, s. 99, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 341, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 188.

274. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec, İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 330, Halebî, c. 1, s. 188.

275. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 330, Halebî, c. 1, s. 188.

276. İbn Abd Rabbih, Ikd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym, c. 1, s. 98, Halebî, c, 1 , s. 188.

277. Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 14, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

278. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

279. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 330, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241.

280. İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 278.