Kureyş müşrikleri Kabe'yi tavaf ederlerken:
" Lât ve Uzzâ ve diğer üçüncü olarak Menat hürmetine!
Çünkü, onlar, o yüce ak kuğulardır ve her halde, kendilerinin şefaati umulur.
Onlar Allah'ın kızlarıdır! O'nun katında şefaat ederlerse! " derlerdi. 36
Peygamberimiz aleyhisselâm; nübüvvetin beşinci yılında, Ramazan ayında, 37 Necm sûresini Kabe'de, müşriklerden bazılarının da hazır bulunduğu sırada, açıktan okumaya başlamıştı.
Sûrenin:
" Gördünüz mü Lât ve Uzzâ'yı ve, diğer üçüncü olarak da, Menafi?" mealindeki 19. ve 20. âyetlerini okuyup:
" Erkek sizin de, dişi O'nun mu?!
O takdirde, bu, insafsızca bir taksim!
Bunlar [bu putlar], sizin ve atalarınızın taktığınız adlardan başka birşey değildir! Allah, onlara hiçbir hüccet (delil) indirmedi.
Onlar, kuruntulardan ve nefislerinin arzuladığı heva ve hevesten başkasına uymuyorlar!
Halbuki, andolsun, kendilerine Rablerinden o hidayet rehberi de gelmiştir.
Yoksa, insana her umduğu mu var?
Ahi ret de, dünya da Allah'ındır!
Göklerde nice melek vardır ki, onların şefaatleri bile hiçbir şeye yaramaz!
Meğer ki (o şefaat), Allah'ın dileyeceği ve razı olacağı kimseler için izin vermesinden sonra ola!
Hakikat, ahirete inanmaz olanlar, meleklere, alabildiğine dişi adı takarlar.
Halbuki, onların buna dair de hiçbir bilgisi yoktur. Onlar, kuruntudan başkasına uymazlar.
Kuruntu ise, hiç şüphesiz, haktan hiçbir şeyi ifade etmez.
Onun için, sen, bizim Zikr'imize arka çeviren, dünya hayatından başkasını arzulamayan kimselerden yüz çevir!
Onların, ilimden erebildikleri, işte budur!
Şüphesiz ki, Rabbin, yolundan sapan kimseleri çok iyi bilendir. Hidayet bulan kimseleri de çok iyi bilen O'dur" 38 mealli âyetleri okurken, Kureyş müşrikleri, putlarının zemmedileceğinden korkarak, öteden beri putları hakkında söyleyegeldikleri:
" Onlar, o yüce ak kuğulardır. Her halde, onların şefaati umulur" sözünü, aralıkta söyleyiverdiler. 39
Zaten, böyle yapmak, onların âdetleri idi. 40 Çünkü, onlar:
" Kur'ân'ı dinlemeyiniz! Onun hakkında mânâsız yaygaralar, gürültüler yapınız! Belki galebe çalar, susturursunuz! " derlerdi. 41
Garanik hadisesinin, sahih hadislerde açıklanan tarzına gelince:
Resûlullah aleyhisselâm, bir gün, Mekke'de, Kabe'de, Necm sûresini açıktan okumaya başlayıp, 42 sûrenin son âyeti ve de secde âyeti olan 62. âyetini okuduktan sonra orada secde eüniş;43 orada bulunan, 44 yanındaki, 45 arkasındaki46 herkes, 47 Müslümanlar, Peygamberimiz aleyhisselâm uyarak48 secde etmiş;49 cemaattan, secde etmeyen kimse kalmamıştır. 50
Müşriklerde, putlarının adını işittikleri için, 51 putlarını tazim maksadıyla secde etmişlerdir. 52
Hatta, Kureyş53 kavminden54 yaşlı, eğilmeyen55 bir adam da, bir avuç56 toprak57 veya çakıl taşı58 alıp59 alnına. 60 yüzüne61 kaldırarak62 onun üzerine secde etmiş63 ve " Bana bu kadarı yeter! " 64 demiştir.
Abdullah b. Mes'ud: " Andolsun ki, bundan sonra, ben onun kâfir olarak öldürüldüğünü gördüm." 65
" O, Ümeyye b. Halef idi" demiştir. 66
-------------------------------------
36. Ebu'l-Münzir Hişam, Kitâbu'l-esnâm, s. 19, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 4, s. 116.
37. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 206, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 121, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 5.
38. Necm: 21-30.
39. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 7, s. 100, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 70.
40. Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 70, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 285.
41. Fussilet: 26.
42. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 388, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 52, Müslim, Sahih, c. 1, s. 405, Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 59, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 281-282, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 2, s. 314, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 90.
43. Müslim, Sahih, c. 1, s. 405, Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 59, Dârimî, c. 1, s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 90.
44. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 388.
45. Müslim, Sahih, c. 1, s. 405, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 90.
46. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 52.
47. Buhârî, c. 6, s. 52, Müslim, c. 1, s. 405.
48. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388.
49. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388, Buhârî, c. 6, s. 52, Müslim, c. 1, s. 405.
50. Ebu Davud, c. 2, s. 59, Dârimî, c. 1, s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314.
51. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 7, s. 101.
52. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 287, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 187, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 33, Bedrüddin Aynî, c. 7, s. 99, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 6.
53. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 388.
54. Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 59.
55. Müslim, Sahih, c. 1, s. 405, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 282.
56. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 388, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 52, Müslim, Sahih, c. 1, s. 405, Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 59, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 282, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 2, s. 314.
57. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388, Buhârî, c. 6, s. 52, Müslim, c. 1, s. 405, Ebu Davud, c. 2, s. 59.
58. Müslim, c. 1, s. 405, Ebu Davud, c. 2, s. 59, Dârimî, c. 1, s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314.
59. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388, Buhârî, c. 6, s. 52, Müslim, c. 1, s. 405, Ebu Davud, c. 2, s. 59, Dârimî, c. 1 , s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314.
60. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388, Müslim, c. 1, s. 405, Dârimî, c. 1, s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314.
61. Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 59.
62. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. Müslim, c. 1, s. 405, Ebu Davud, c. 2, s. 59, Dârimî, c. 1, s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314.
63. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388, Buhârî, c. 6, s. 52.
64. Müslim, c. 1, s. 405, Ebu Davud, c. 2, s. 59, Dârimî, c. 1, s. 282, Beyhakî, c. 2, s. 314.
65. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 388, Buhârî, c. 6, s. 52, Müslim, c. 1, s. 405, Ebu Davud, c. 2, s. 59, Beyhakî, c. 2, s. 314.
66. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 52.