İSLÂM TARİHİ / MEKKE DEVRİ |
| |
Kureyş Müşriklerinin Muhacirleri Geri Çevirmeleri İçin Necaşî'ye Elçiler ve Hediyeler Göndermeleri |
Kureyş müşrikleri Resûlullah aleyhisselâmın ashabının Habeş ülkesinde emniyet ve sükûnete kavuşmuş ve orada yurt yuva edinip yerleşmiş olduğunu görünce, aralarında toplantı yaptılar.
Onların; eski dinlerine döndürülmek üzere, yerleşmiş oldukları yerlerinden çıkarılmaları ve kendilerine geri çevrilmeleri için, Kureyşlilerden, gözü özü pek iki adamı, Abdullah b. Ebi Rebia ile Amr b. Âs'ı Necaşîye göndermeyi kararlaştırdılar.
Necaşî ve kumandanları için topladıkları hediyeleri de, iki elçi ile birlikte yolladılar. 167
Ebu Talib; Kureyşîlerin bu kararlarını ve Necaşî'ye elçi ile hediyeler gönderdiklerini öğrenince, Muhacirleri müşriklerden korumaya teşvik için söyleyip Necaşîye gönderdiği beyitlerde şöyle dedi:
" Keşke, Cafer ile Amr'ın ve akrabadan düşmanların, uzaklarda, gurbette nasıl ve ne halde olduklarını bir bilseydim.
Acaba Necaşî'nin ihsanları Cafer ile arkadaşlarına ulaştı mı?
Yoksa bir arabozucu buna engel mi oldu ki?
Dilerim: Lanet ve nefret ettirici haller zât-ı devletinden sâdır olmasın!
Hiç şüphesiz, sen asaletli ve cömert bir zâtsın!
Senin himayende olanlar sıkıntı çekmezler.
Muhakkak ki, Allah sana geniş bir saltanat ve pek çok iyilikler vermiştir.
Sen yaşadıkça, Allah'ın bu bağışları sende kalacaktır.
Sen çok cömertsin, bol bağışlısın!
Senin bağışlarından dostlarda, düşmanlar da yararlanırlar! " 168
Peygamberimiz aleyhisselâmın zevcesi Hazret-i Ümmü Seleme demiştir ki:
" Biz, Habeş ülkesine ayak bastığımızdan itibaren, Necaşi’de, en hayırlı bir komşuluk ve koruyuculuk gördük.
Dinimiz hakkında güvenlik içinde bulunduk.
Hiç eziyet edilmeksizin ve hoşlanmayacağımız hiçbir şey işitmeksizin, Yüce Allah'a ibadet ettik.
Kureyş müşrikleri, bu durumumuzu haber alınca, aralarında görüşme, konuşma yaptılar. Bizi geri çevirmesini istemek üzere, içlerinden, özü gözü pek iki kişiyi Necaş?ye göndermeyi ve ona Mekke eşyasından, nâdir, kıymetli gördükleri şeylerden hediyeler sunmayı kararlaştırdılar.
Necaşî'ye, Mekke'den götürülecek şeylerin en hoşa gideni, beğenileni ise meşin olanlardı.
Bunun için, Kureyş müşrikleri, bol miktarda Mekke meşini topladılar.
Necaşî'nin kumandanlarından her birine ayrı ayrı hazırladıktan sonra, Abdullah b. Ebi Rebia ile Amr b. Âs'ı, hediyelerle birlikte yolladılar.
Yollarken de, emirlerini yerine getirmelerini onlara emrettiler ve:
'Muhacirler hakkında Necaşî ile konuşmadan önce, her kumandana hediyelerini verin! Sonra da, Necaşîye hediyesini sunun ve kendisinden, yanındaki Muhacirlerle hiç konuşmadan, onları size teslim etmesini isteyin! ' dediler.
Bu iki adam, Necaşî'nin yanına geldiler.
O sırada, biz, Necaşî'nin katında, hayırlı bir yurtta, hayırlı bir koruyucu yanında idik.
Mekke'den gelen iki Kureyşî, Necaşî ile konuşmadan önce, bütün kumandanların hediyelerini verdiler. Hediye verilmeyen kumandan kalmadı.
Onların her birine hediyelerini verirken de:
'Bizden, birtakım aklı ermez gençler gelip hükümdarın ülkesine sığındılar.
Onlar kendi kavimlerinin dininden ayrıldılar, sizin dininize de girmediler.
Kavimlerinin eşrafı, onları kendilerine geri çevirmesi için, bizi sizin hükümdara yolladılar.
Biz onlar hakkında hükümdarla konuştuğumuzda, onları bize teslim etmesini ve onların söyleyecekleri sözlere kulak asmamasını hükümdara tavsiye edin!
Çünkü, kendi kavimleri onları daha iyi bilirler ve kusurlarını daha iyi anlarlar' dediler.
Kumandanların hepsi, Kureyş elçilerine 'Olur' dediler.
Bundan sonra, elçiler, Necaşîye hediyelerini sundular.
Necaşî hediyeleri kabul ettikten sonra, elçiler
'Ey hükümdar! Bizden birtakım aklı ermez gençler senin ülkene gelip sığındılar.
Onlar kavimlerinin dininden ayrıldılar, senin dinine de girmediler.
Onlar bizim de bilmediğimiz, senin de bilmediğin bir din icad ettiler, ortaya çıkardılar.
Onların babalarından, amcalarından ve yakın akrabasından olan kavimlerinin eşrafı, onları kendilerini geri çevirmeniz için, bizi sana yolladılar.
Çünkü, onlar bunları başkalarından daha iyi bilirler, kusurlarını, kabahatlarını başkalarından daha iyi anlarlar' dediler.
Abdullah b. Ebi Rebia ile Amr b. Âs'ın en çok korktukları, istemedikleri şey, Necaşî'nin Muhacirleri çağırıp dinlemesi idi.
Hükümdarın yanında bulunan kumandanları, ona:
'Ey hükümdar! Bu iki adam doğru söylüyorlar.
Kavimleri onları daha iyi bilirler ve kusurlarını daha iyi anlarlar.
Sen onları bu iki adama teslim et, ülkelerine ve kavimlerine geri güttürsünler! ' dediler.
Necaşî kızdı ve:
'Hayır! Vallahi, ben onları bu iki adama hemen teslim edivermem! Gelip ülkeme konmuş, beni başkalarına tercih ederek bana sığınmış olan bir cemaata kötülük yapılmaz!
Onları yanıma çağırıp, şu iki adamın söyledikleri şeyler hakkında onlara sorular sorarım.
Eğer onlar şu iki adamın dedikleri gibi iseler, kendilerini bu iki adama teslim eder, kavimlerine geri çeviririm.
Şayet onlar bu iki adamın söyledikleri gibi değillerse, kendilerini bunlara karşı korur ve himayemde kaldıkları müddetçe de en güzel şekilde korur ve kollarım' dedi.
Sonra da, haber salıp Resûlullah aleyhisselâmın ashabını yanına çağırttı.
Necaşî'nin davetçisi gelince, Muhacirler toplandılar, sonra da birbirlerine:
'Şimdi bu adamın [Necaşî'nin] yanına gittiğiniz zaman ona ne söyleyeceksiniz?' dediler ve yine birbirlerine:
'Vallahi, biz ancak bildiklerimizi, Peygamberimiz aleyhisselâmın bize emrettiklerini söyleriz. Ne olacaksa olsun! ' dediler."
-------------------------------------
167. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 357.
168. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 357, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 76-77.