Evs ve Hazrec kabilelerinden oluşan Ensar, önce putperest idiler. Bunlar, kendi yurtlarında, Yahudilerle zaman zaman çarpışır dururlardı.

Yahudilerle aralan bozuldukça, Yahudiler:

" Bir peygamber gönderilmek üzeredir. Onun geleceği zamanın gölgesi düşmüştür.

O peygamber gelince biz ona tâbi ve onunla birlik olup, Âd ve İrem kavminin öldürüldükleri gibi, biz de sizi öldüreceğiz! " derlerdi. 215

Yüce Allah, Hazret-i Muhammed aleyhisselâmı Araplardan gönderince, Yahudiler onu inkâr ettiler.

Muaz b. Cebel ile Bişr b. Berâ' b. Ma'rur:

" Ey Yahudi cemaatı! Allah'tan korkunuz ve Müslüman olunuz!

Biz putperest iken, siz Muhammed aleyhisselâmla size yardım geleceğini umuyor, onun gönderilmek üzere bulunduğunu haber veriyor ve bize onun sıfatlarını belirtiyordunuz" dediler.

Sellam b. Mişkem:

" Bize, bildiğimiz birşey gelmemiştir ve gelen, bizim size anlattığımız peygamber değildir! " dedi.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette216 şöyle buyurdu:

" Vaktâ ki, onlara-yanlarındakini tasdik edici (ve doğrultucu)-bir Kitab geldi ki, daha önce, küfredenlerin aleyhine böyle bir fetih istiyorlardı.

İşte, tanıdıkları o şey gelince, inkâra kalkıştılar.

Artık Allah'ın laneti o kâfirlere dir." 217

Peygamberimiz aleyhisselâm Yahudileri İslâmiyete davet edip Allah'tan başkasına tapmaktan ve bunun akıbetinden sakındırdığı zaman, Yahudiler Peygamberimiz aleyhisselâmın davetine icabetten kaçındılar. Onun Allahtan getirip tebliğ ettiklerini inkâr ettiler.

Bunun üzerine, Muaz b. Cebel ile Sa'd b. Ubâde ve Ukbe b. Vehb, onlara:

" Ey Yahudi cemaatı! Allah'tan korkunuz! Vallahi, siz elbette bilirsiniz ki, o Allah'ın resûlüdür.

Andolsun ki; onun peygamber olarak gönderilmesinden önce, siz onu bize anıyor ve sıfatını bize tarif edip duruyordunuz! " dediler.

Râfi' b. Hüreymile ile Vehb b. Yahuza:

" Bunu, biz size hiçbir zaman söylemedik!

Allah da, Musa'dan sonra ne bir Kitab indirmiş, ve ondan sonra ne bir müjdeleyici, ne de bir korkutucu göndermiştir! " dediler.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette218 şöyle buyurdu:

" Ey ehl-i kitab! Peygamberlerin arası kesildiği bir zamanda, size gerçekleri apaçık söyleyip duran Resûlümüz gelmiştir. Tâ ki, 'Bize ne bir rahmet müjdecisi, ne de bir azab habercisi gelmedi! ' demenize meydan kalmasın.

İşte, size rahmet müjdecisi de, azab habercisi de, geldi artık!

Allah herşeye hakkıyla kâdirdir." 219

Yahudi bilginlerinden Ebu Yâsir b. Ahtab, Nâfi' b. Ebi Nâfi', Azer b. Ebi Azer, İzar b. Ebi İzar ve Eşya', Peygamberimiz aleyhisselâma gelerek; peygamberlerden kimlere iman edileceğini sordular.

Peygamberimiz aleyhisselâm da, onlara:

" 'Biz Allah'a ve bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yâkub'a ve torunlara indirilenlere, Musa'ya ve İsa'ya verilenlere ve peygamberlere Rableri tarafından verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırd etmeyiz. Biz Allah'a teslim olmuş Müslümanlarız' deyin" (Bakara: 136) mealli âyeti okudu.

İsa b. Meryem aleyhisselâm anılınca;

" Biz İsa b. Meryem'e iman etmeyiz!

Ona iman edene de iman etmeyiz! " dediler.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette220 şöyle buyurdu:

" De ki: Ey ehl-i kitab! Sizin bizden hoşlanmayışınızın sebebi; bizim Allah'a ve bize indirilen ile daha önce indirilenlere iman ettiğimizden ve sizin de birçoğunuzun fâsık kimseler oluşunuzdan başka birşey değildir." 221

Yahudi bilginlerinden Râfi' b. Harise, Sellam b. Mişkem, Malik b. Sayf, Râfi' b. Hureymile de:

" Ey Muhammed! İbrahim'in milleti ve dini üzerinde bulunduğunu ve Tevrat'tan yanımızdakilere inandığını söyleyen ve onların Allah tarafından gelen hak ve gerçek olduğuna şehadet eden sen değil misin?" diye sordular.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! Amma, siz onda bulunmayan şeyleri ihdas ve onda Allah'ın sizden almış olduğu ahdi inkâr ettiniz. Onda insanlara açıklamakla emrolunduğunuz şeyleri de, ketmedip gizlediniz.

Ben sizin kendiliğinizden ihdas ettiğiniz şeyleri kabul ve tasdikten uzağım! " buyurdu.

Onlar:

" Biz elimizde bulunan şeyle amel ederiz! Biz hidayet ve hak üzereyiz. Sana ne iman eder, ne de tâbi oluruz! " dediler.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette şöyle buyurdu:

" De ki: Ey ehl-i kitab! Tevrat'ı ve İncil'i ve Rabbinizden size indirileni dosdoğru tatbik ve icra edinceye kadar, siz hiçbir şey üzere değilsiniz! Andolsun ki; sana Rabbinden indirilen, onlardan birçoğunun taşkınlığını ve küfrünü arttıracaktır. O halde, o kâfirler güruhuna karşı gam çekme! " 222

Yahudilerden Nahham b. Zeyd, Kardem b. Ka'b ve Bahri b. Amr, Peygamberimiz aleyhisselâma gelerek:

" Ey Muhammed! Allah ile beraber ondan başka ilah bulunduğunu biliyor musun?" diye sordular.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Allah ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur ve ben bunun için gönderildim ve buna davet ediyorum" buyurdu.

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyette223 şöyle buyurdu:

" De ki: Şahit olmak bakımından, hangi şey daha büyük?

De ki: Benim aramla sizin aranızda Allah hakkıyla şahittir.

Şu Kur'ân, bana, sizi de, (sizden sonra kendilerine) erişecek olanları da inzar etmekliğim için vahyolundu.

Allah ile beraber başka ilahlar da olduğuna gerçekten siz mi şahitlik ediyorsunuz?!

De ki: Ben buna asla şahitlik etmem!

De ki: O, ancak bir tek ilahtır. Sizin eş tutmakta olduğunuz şeylerle, muhakkak ki, benim hiçbir ilişiğim yoktur! " 224

Seleme b. Selâme der ki:

" Abduleşhel oğulları mahallesinde, bizim Yahudi bir komşumuz vardı.

Bu Yahudi bir gün evinden çıkarak Abduleşhel oğullarının toplandıkları yere gelip durdu.

O zaman ben Abduleşhel oğulları içinde yaşça en genci idim.

Üzerimde Yemen işi bir aba vardı. Abaya bürünmüş olduğum halde, avlumuzda yere uzanmıştım.

Yahudi; Kıyamet gününden, ölülerin tekrar dirilmesinden, ahiret hesabından, Mizandan, Cennet ve Cehennemden bahsediyordu.

O, bunları inkâr eden, puflara tapan ve insanların öldükten sonra tekrar dirileceklerine inanmayan kimselere anlatıyordu.

Onlar, Yahudiye dönüp:

'Ey filan! Yazıklar olsun sana!

Sen insanların öldükten sonra tekrar dirilip Cennet veya Cehenneme gideceklerine inanıyor musun?' dediler.

Yahudi:

'Evet! Yemin ederim ki, inanıyorum! Oradaki Cehennemde yanacağım müddet yerine, bu dünyada en büyüktandırı kızdırarak beni içine atıp sonra ağzını kapatıp sıvasalar, oradaki Cehennem azabından kurtulmak için, kabul ederdim! ' dedi.

Yahudiye:

'Yazıklar olsun sana! Ey filan! Bu söylediğin şeylerin bir delili var mı?' diye sordular.

Yahudi:

'Evet, var! Şu beldelerden çıkacak olan bir peygamber bunun delilidir' dedi ve eliyle de Mekke ve Yemen tarafına işaret etti.

Onlar, Yahudiye:

'Peki, sen bu peygamberin ne zaman ortaya çıkacağını tahmin ediyorsun?' diye sordular.

Yahudi, bana baktı-ki, ben o zaman orada bulunanların yaşça en küçüğü idim.

'Şu çocuk, yaşarsa, onu görecektir! ' dedi.

Vallahi, çok geçmeden Yüce Allah resûlü Muhammed aleyhisselâmı peygamber gönderdi ki, o Yahudi o zaman aramızda yaşıyordu.

Biz Resûlullaha iman ettik, o ise azgınlığı ve kıskançlığı yüzünden onu inkâr etti.

Kendisine:

'Yazıklar olsun sana ey filan! Onun hakkında bize söylemiş olduğun şeyleri söyleyen sen değil miydin?' dedik.

'Evet! Fakat, bu, o gelecek olan değildir! " dedi. 225

Safvan b. Assai der ki:

" Ehl-i Kitabdan226 iki Yahudi227den biri, öbürüne, 228 arkadaşına:

'Haydi, şu peygambere gidelim de, İsrail oğullarının men olundukları şeyleri soralım' dediler. 229 Arkadaşı:

'Sen ona peygamber deme! O senin kendisine peygamber dediğini duyarsa (memnuniyetinden) dört gözlü olur! ' dedi.

Gelip soracaklarını sordular. 230

Peygamber aleyhisselâm:

'1. Allah'a hiçbir şeyi şerik koşmayınız!

2. Çalmayınız!

3. Zina yapmayınız!

4. Allah'ın haram kılmış olduğu nefsi, haksız yere öldürmeyiniz!

5. Sihir (büyü) yapmayınız!

6. Riba (faiz) yemeyiniz!

7. Bir suçsuzu, öldürmesi için, devlet adamına götürmeyiniz!

8. Namuslu, iffetli bir kadına zina isnad etmeyiniz!

9. Savaştan kaçmayınız!

10. Siz Yahudilere mahsus olmak üzere, Cumartesi günü yasağına da tecavüz etmeyiniz! ' buyurunca, onlar Resûlullah aleyhisselâmın ellerini ve ayaklarını öptüler ve:

'Biz şehadet ederiz ki; sen, hiç şüphesiz, peygambersin! ' dediler.

Resûlullah aleyhisselâm, onlara:

'Sizin bana tâbi olmanızı , 231 Müslüman olmanızı232 engelleyen nedir?' diye sordu.

Onlar:

'Davud aleyhisselâm, soyundan devamlı olarak peygamber gelip durması için Allah'a dua etmiştir. 233

Eğer biz sana tâbi olur, 234 Müslüman olursak, 235 Yahudilerin bizi öldürmelerinden korkarız' dediler." 236

-------------------------------------

215. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 70, Taberî, Târih, c. 2, s. 234, Tefsir, c. 1, s. 410, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 298, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 434, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 156, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 290, Ebu’l-Fidâ, el -Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 148, 149, Kastalânî, Mevâhibu’l-ledünniye, c. 1, s. 76, Diyarbekrî, Târîhu’l-hamîs, c. 1, s. 306.

216. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 196, Taberî, Tefsîr, c. 1, s. 411, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 212, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 1, s. 124.

217. Bakara: 89.

218. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 212, Taberî, Tefsîr, c. 6, s. 166, Kurtubî, Tefsîr, c. 6, s. 122.

219. Mâide: 19.

220. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 216, Taberî, Tefsir, c. 1, s. 576, Kurtubî, Tefsîr, c. 2, s. 141.

221. Mâide: 59.

222. Mâide: 68.

223. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 217, Taberî, Tefsîr, c. 1, s. 164.

224. En'am: 19.

225. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 417, 418, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 467, 468, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 429.

226. Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 8, s. 166.

227. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 306, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 334.

228. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 306, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 334.

229. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 239, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 306, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 172, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 8, s. 166, Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 1, s. 6, Kurtubî, Tefsîr, c. 1, s. 335, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 67.

230. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 239, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 306, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 172, Beyhakî, Sünen, c. 8, s. 166, Begavî, Mesâbih, c. 1, s. 6, Kurtubî, c. 10 s. 335, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 67.

231. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 239, Taberî, c. 15, s. 173, Beyhakî, c. 8, s. 166, Begavî, c. 1 , s. 6, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 67.

232. Tirmizî, c. 5, s. 306, Taberî, c. 15, s. 172, Kurtubî, c. 10, s. 336.

233. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 239, Tirmizî, c. 5, s. 306, Taberî, c. 15, s. 172, Beyhakî, c. 8, s. 166, Begavî, c. 1, s. 6, Kurtubî, c. 10, s. 336, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 67.

234. Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 173, Beyhakî, Sünen, c. 8, s. 166, Begavî, c. 1, s. 6.

235. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 239, Tirmizî, c. 5, s. 306, Kurtubî, c. 10, s. 336, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 67.

236. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 239, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 306, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 173, Beyhakî, Sünen, c. 8, s. 166, Begavî, Mesâbihu's-sünne, c. 1, s. 6, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 336, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 67.