İbn İshak'la İbn Hişam'ın bildirdiklerine göre; Uhud günü Müslümanlar bozulup dağılınca, düşmanlar Müslümanları musibete uğrattılar. O gün, onlara ibtilâ ve imtihan günü oldu. Allah onunla o gün Müslümanlara şehitlik ikram ve ihsan etti.
Hatta, düşmanlar Resûlullah aleyhisselama kadar yaklaşmaya yol buldular ve attıkları okları, taşları rebaiye dişine isabet ettirdiler. 385 Peygamberimiz aleyhisselamın rebaiye dişi kırıldı, dudağı ve yüzü yaralanıp kanadı. Kan yüzüne akmaya başladı!
Peygamberimiz aleyhisselamın alt dudağını yaralayan, rebaiye dişini, yani ön dişleriyle azı dişi arasındaki dişini kıran da, Utbe b. Ebi Vakkas idi.
Abdullah b. Şihâbu'z-Zührîise Peygamberimiz aleyhisselamın alnını, İbn Kamia da yanağının üst tarafını yaraladı.
Miğferin halkalarından iki halka Peygamberimiz aleyhisselamın yanağının üst tarafına girdi.
Peygamberimiz aleyhisselam Ebu Âmir Fâsık'ın Uhud'da Müslümanları düşürmek için kazdığı, kazdırdığı çukurlardan birinin içine düştü.
Hazret-i Ali Peygamberimiz aleyhisselamın elinden tuttu, Talha b. Ubeydullah da ayağa kaldırıp çukurdan çıkardı. 386
Ebu Ubeyde b. Cerrah, Peygamberimiz aleyhisselamın yüzüne batan miğfer halkalarından birisini dişiyle çekip çıkardı, kendisinin ön dişi de çıktı. Öteki halkayı çıkarırken de bir dişi daha çıktı. Bunun için kendisinin ön dişlerinden ikisi eksikti. 387
Hazret-i Ebu Bekir der ki:
" Uhud günü halk Resûlullah aleyhisselamın yanından dağılıp uzaklaştıkları zaman, ben onun yanına yetişenlerden ilki idim.
Arkamdan kuş gibi birisinin de Resûlullah aleyhisselamın yanına erişmek istediğini gördüm.
O, Ebu Ubeyde b. Cerrah'ti.
Resûlullah aleyhisselamın miğferinin halkalarından ikisinin iki şakağına battığını görünce, Ebu Ubeyde bana:
'Senden dilerim Allah aşkına! Benimle Resûlullah aleyhisselamın arasından sen çekil! Beni bırak da, Resûlullah aleyhisselamın şakağından halkayı ben çıkarayım! ' dedi.
Halkalardan birisini ön dişlerinden birisiyle çekip çıkarırken, bir dişi çıktı. Sonra Resûlullah aleyhisselamın öteki yanağına baktı. Yine, bana:
'Allah aşkına! Benimle Resûlullah aleyhisselamın arasından sen çekil! ' dedi.
Halkalardan ikincisini de ön dişlerinden ikincisiyle çekip çıkarırken, ikinci dişi çıktı. Bunun için Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın iki dişi eksikti." 388
Peygamberimiz aleyhisselam yüzünün kanını silerken:
" Kendilerini Rablerine imana davet ederken peygamberlerinin yüzünü kana bulayan bir kavim nasıl felah bulur?" diyerek şikayetlenince, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde:
" Ey Resûlüm! Kulların işinden hiçbir şey sana ait değildir. Allah ya onların tevbelerini kabul eder, ya da onları-zalim oldukları için-azaplandırır.
Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsi Allah'ındır. O kimi dilerse yarlıgar, kimi dilerse azaplandırır. Allah çok yarlıgayıcı ve esirgeyicidir" (Âl-i İmran: 128-129) buyurdu. 389
Uhud savaşında Peygamberimiz aleyhisselamın yüzüne kılıçla yetmiş defa vurulmuş, hepsinde Yüce Allah onun zararından Peygamberimiz aleyhisselamı korumuştur. 390
Uhud günü Peygamberimiz aleyhisselamın dişi kırıldığı ve yüzü yaralandığı zaman, bu Ashab-ı Kiramın son derecede ağırına gitti ve onlar:
" Kureyş müşriklerine beddua etsen, ilensen! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ben lânetleyici olarak gönderilmedim. Fakat, doğru yola davet edici ve rahmet olarak gönderildim.
Allah'ım! Kavmime doğru yolu göster! Çünkü onlar bilmiyorlar! " diyerek dua etti. 391
Abdullah b. Mes'ud der ki:
" Peygamber aleyhisselamı o halde görünce, kendisinin vaktiyle anlatmış olduğu peygamberlerden bir peygamberi; kavmi tarafından vurulup kan içinde bırakılan, öyle iken de hem yüzünü eliyle silen, hem de 'Allah'ım! Kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar! ' diyen peygamberi gözümle görür gibi oldum." 392
Sehl b. Sa'd da:
" Peygamber aleyhisselam, 'Allah'ım! Kavmimi bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar! ' diyerek dua etti" demiştir. 393
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ın gazabı, Allah'ın Peygamberinin yüzünü yaralayan kavim hakkında şiddetlendi! " buyurduğu zaman. 394 Sa'd b. Ebi Vakkas:
" Vallahi, kardeşim Utbe b. Ebi Vakkas'ı öldürmek için gösterdiğim hırs kadar, hiçbir kimseyi öldürmeye hırs göstermedim! " demiştir. 395
-------------------------------------
385. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 84-85, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 3, s. 274, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 12-13, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 22-23.
386. İbn İshak, c. 3, s. 85, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 243-245, İbn Seyyid, c. 2, s. 12-13, Zehebî, Megâzî, s. 155, 156, Ebu’l-Fidâ, c. 4, s. 23-24.
387. İbn İshak, c. 3, s. 85, Vâkıdî, c. 1, s. 243-244, Belâzurî, Ensâbu'l-eşraf, c. 1, s. 319-321, İbn Seyyid, c. 2, s. 13.
388. Vâkıdî, c. 1, s. 246-247, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 410, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 27, Beyhakî, c. 3, s. 263.
389. İbn İshak, c. 3, s. 85, Vâkıdî, c. 1, s. 245, İbn Sa'd, c. 2, s. 45, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 201, İmam Muhammed, Şiyeru'l-kebîr, c. 1, s. 127, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 35, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1336, Belâzurî, c. 1, s. 320-321 , Beyhakî, c. 3, s. 262, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 155, İbn Seyyid, c. 2, s. 12, Zehebî, s. 152, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 24-29.
390. İmam Zührî, Megâzî, s. 78, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 367.
391. Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 78-79.
392. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 441, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 151.
393. Musa b. Ukbe'den naklen İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 24, Taberânîden sahih bir senedle naklen Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 117.
394. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 91, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 288, Buhârî, c. 5, s. 37-38, Taberî, Târih, c. 3, s. 20, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 1, s. 269.
395. İbn İshak, c. 3, s. 91, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 245, Taberî, Târih, c. 3, s. 20, Beyhakî, Delâil, c. 3, s. 265, İbn Seyyid, c. 2, s. 15, Zehebî, s. 155, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 30.