Hazret-i Ali'nin mataracısının anlattığına göre; Hazret-i Ali Sıffin'e giderken Ninova hizasına gelince:

" Ebu Abdullah! Fırat kıyısında biraz dur!

Ebu Abdullah! Fırat kıyısında biraz dur! " diyerek seslendi.

Mataracı Ebu Abdullah:

" Ne için duracağız?" diye sorunca, Hazret-i Ali:

" Ben bir gün Peygamber aleyhisselamın yanına gitmiştim. Gözlerinden yaşlar dökülüyordu.

'Ey Allah'ın Peygamberi! Seni gözlerinden yaşlar akıtacak dereceye bir getiren mi oldu?' diye sordum.

'Evet! Biraz önce, Cebrail yanımda idi. Hüseyin'in Fırat kıyısında şehit edileceğini bana haber verdi. Onun toprağından sen de koklar mısın?' dedi.

'Evet! ' dedim.

Bunun üzerine, elini uzattı. Bir avuç toprak avuçlayıp bana verdi. Gözlerimin yaşını tutmaya kadir olamadım" dedi. 88

Hazret-i Hüseyin de der ki:

" Babam, Sıffin'e giderken, buraya, Kerbelâ'ya uğramıştı. Ben de yanında idim. Durdu. Burasının neresi olduğunu sordu. İsmi kendisine haber verilince:

'Onların hayvanlarından aşağı indirilecekleri yer, işte burasıdır!

Kanlarının döküleceği yer, işte burasıdır! ' dedi.

Bunun ne demek olduğu kendisinden sorulunca da:

'Muhammed hanedanının yükleri, ağırlıkları, işte burada indirilecektir! ' dedi." 89

-------------------------------------

88. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 85, İbn Asâkîr, Târih, c. 4, s. 328, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 193, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 187.

89. Dineverî, Kitâbu'l-ahbâr, s. 251-253.