Mes'ud b. Hüneyde; Peygamberimiz aleyhisselama Bak'â'da rastlamıştı.

Peygamberimiz aleyhisselam, ona:

" Ey Mes'ud! Sen nereye gitmek istiyorsun?" diye sordu.

Mes'ud:

" Sana selam vereyim diye geldim. Ebu Temim beni azad etti, serbest bıraktı" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Allah, hakkında mübarek eylesin! Sen ev halkını nereye bıraktın?" buyurdu.

Mes'ud:

" Sana selam vereyim diye geldim. Ebu Temim beni azad etti, serbest bıraktı" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Allah, hakkında mübarek eylesin! Sen ev halkını nereye bıraktın?" buyurdu.

Mes'ud:

" Onları Cederat diye anılan yerde bıraktım. Ora halkı iyi insanlardır. Halkın İslâmiyete meyil ve rağbetleri vardır; İslâmiyete isteklenenler, çevremizde çoğalmışlardır" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Onlara doğru yolu gösteren Allah'a hamd olsun! " buyurdu.

Mes'ud:

" Yâ Rasûlallah! Beni gördüğün akşam, Abdulkayslardan bir adama rastlamış, kendisini İslâmiyete davet ve teşvik etmiştim. O da Müslüman olmuştu" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" Onun senin önünde ve elinde Müslüman olması, senin için, güneşin üzerine doğup battığı herşeyden daha hayırlıdır!

Düşmanımıza kavuşuncaya kadar, bizimle birlikte sen de gel!

Düşmanın mallarını Allah'ın bize ganimet olarak ihsan edeceğini umuyorum" buyurdu.

Mes'ud, İslâm ordusu ile birlikte sefere katıldı. Kendisine:

" Ganimet mallarından kur'a çekimine mi katılırsın?

Yoksa, beşte bir Beytülmâl hakkından mı almak istersin?" diye soruldu.

Mes'ud:

" Vallahi, ne yapacağımı bilmiyorum! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam, ona ganimetten bir miktar deve ile bir miktar davar verdi.

Mes'ud:

" Yâ Rasûlallah! Yanımda davarlar varken, develeri nasıl sürüp götürmeye kadir olabilirim? Ya hepsini davar yap veya hepsini deve yap! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam gülümsedi ve:

" Sence, bunların hangisi daha sevgili, daha makbuldür?" diye sordu.

" Hepsini deve yap! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselam:

" On deve ver ona! " diye, ganimet görevlisine emir buyurdu.

Kendisine on deve verildi.

Mes'ud b. Hüneyde derki:

" Vallahi, bu günümüze kadar, o ganimetin hayır ve bereketi bizden eksilmedi." 234

-------------------------------------

234. Vâkıdî, Megâzı, c. 1, s. 409-410.