Medine'ye doğru hareket edildiği sırada, Useyd b. Hudayr, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına vanp kendisine peygamberlik selamıyla selam verdikten sonra:
" Ey Allah'ın Peygamberi! Vallahi, bilinmeyen bir saatte hareket ettin. Sen böyle bir saatte yola çıkmazdın! ?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Adamınızın söylediği şey sana haber verilmedi mi?" diye sordu.
Useyd b. Hudayr
" Hangi adam yâ Rasûlallah?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Abdullah b. Übeyy! " diye buyurdu.
Useyd b. Hudayr
" Ne söylemiş o?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" O, 'Medine'ye dönersek, muhakkak, aziz olan zelil ve hakir olanı oradan çıkaracaktır' demiş! " buyurdu.
Useyd b. Hudayr
" Vallahi yâ Rasûlallah! İstersen, sen onu Medine'den sürer çıkarırsın!
Vallahi, zelil olan odur! Aziz olan ise sensin!
Yâ Rasûlallah! Ona sen yine de şefkatle muamele buyur!
Vallahi, Allah seni bize getirdiği sırada, kavmi olan Hazreciler onun başına giydirecekleri krallık tacı için cevherler diziyorlardı! O, elinden saltanatı senin çekip aldığını sanıyor! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, o gün, Müslümanlarla birlikte akşama kadar ve bütün gece yola devam etti. Sabah olup güneşin harareti bunaltmaya başlayınca, orada konakladılar.
Müslümanlar, yorgunluk ve uykusuzluktan, kendilerini yere atıp hemen uykuya daldılar. Peygamberimiz aleyhisselamın böyle yapması, Müslümanları Abdullah b. Übeyy tarafından söylenmiş olan sözlerle uğraşmaktan alıkoymak içindi.
Peygamberimiz aleyhisselam oradan kalkarak Müslümanlara Hicaz yolunu tutturdu. Bak'â diye anılan su başına indi. 22
-------------------------------------
22. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 304.