İSLÂM TARİHİ / MEDİNE DEVRİ |
| |
Sa'd b. Muaz'ın Benî Kurayza Yahudileri Hakkında Hüküm Vermek Üzere Getirilişi |
Peygamberimiz aleyhisselam, Müslüman kadınlarından Rüfeyde (Küaybe) Hatun için Mescidde bir çadır kurdurmuştiu.
Bu faziletli hatun, Yüce Allah'ın rızasını kazanmak için, orada, kimsesiz, yaralı Müslümanların bakım ve tedavileri ile uğraşmakta idi.
Sa'd b. Muaz da Hendekte yaralandığı zaman, Peygamberimiz aleyhisselam, Sa'd b. Muaz'ın kavmine:
" Onu Rüfeyde'nin çadırında bulundurunuz ki, yakından, sık sık ziyaret edebileyim" buyurmuştu.
Sa'd b. Muaz Benî Kurayza Yahudileri hakkında hüküm vermek üzere seçilince, kavmi onun yanına vardılar.
Merkebin üzerine deriden yatak serdikten sonra, onu merkebe bindirdiler. 135 Kendileri de, onun çevresinde yürüyerek, Peygamberimiz aleyhisselamın karargâhına doğru yollandılar. 136
Evsîler, yolda Sa'd b. Muaz'a:
" Ey Ebu Amr! Müttefiklerin hakkında iyi davran!
Zaten, Resûlullah aleyhisselam da seni bu işe onlar hakkında iyi davranasın diye memur etmiştir! 137
Abdullah b. Übeyy'in müttefiklerine nasıl iyilik ettiğini gördün! " diyorlardı.
Dahhâk b. Halife:
" Ey Ebu Amr! Onlar senin müttefiklerindir. Onlar seni her yerde korumuşlardır. Onlar seni hakemlikte başkalarına tercih etmekle sana sığınmışlar, senin affını ummuşlardır.
Onlarda senin için hazırlanmış [rüşvet] develer vardır! 138
Sen onları arzulamalısın, onların sağ kalmalarını ummalısın!
Onlarda senin için hazırlanmış [rüşvet] develer var! " diyor ve sözlerini tekrarlamaktan ve:
" Sen bana bu hususta bir cevap vermeyecek misin?" diyerek sıkıştırmaktan geri durmuyordu. 139
Seleme b. Selâme b. Vakş da:
" Ey Ebu Amr! Müttefiklerine ve dostlarına karşı iyi davran!
Şüphe yok ki, Resûlullah aleyhisselam, temelli kalacak olan hayn ve iyiliği sever.
Onlar sana Buas ve Hadâik günlerinde ve daha birçok yerlerde yardım etmişlerdir.
Kötülük yönünden, İbn Übeyy gibi olma! " diyordu. 140
Sa'd b. Muaz, kavminin baskılarını arttırdığı zaman, kendi kendine:
" Vallahi, Sa'd'ın Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmeyeceği an gelmiştir! " dedi. 141
Dahhâk b. Halife:
" Vâh o kavmin başına geleceklere! " dedi ve Evsîlerin yanına dönüp, onlara Benî Kurayza Yahudilerinin ölüm haberlerini verdi.
Muattib b. Kuşeyr:
" Fena bir felâket haberi verdi! " dedi.
Hâtıb b. Ümeyyetü'z-Zaferî de:
" Kavmim, temelli gitti! " dedi. 142
Sa'd b. Muaz Peygamberimiz aleyhisselam ile ashabının yanına gelirken:
" Kalkınız, büyüğünüzü karşılayınız! 143 İndiriniz onu! " buyurdu. 144
Sa'd b. Muaz gelince, Peygamberimiz aleyhisselam, ona:
" Şunlar (Benî Kurayza Yahudileri) senin hükmüne göre teslim olmayı kabul ettiler. 1-45
Haydi, onlar hakkındaki hükmünü açıkla! " buyurdu.
Sa'd b. Muaz:
" Ben iyi biliyorum ki; Allah sana onlar hakkında bir emir vermiştir. Sen Allah'ın emrettiğini işle! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Evet! Öyledir!
Fakat, sen de onlar hakkındaki hükmünü bana açıkla! " buyurdu. 146
Sa'd b. Muaz:
" Hüküm vermeye Allah ve Allah'ın Resûlü daha layıktır! 147
Yâ Rasûlallah! Onlar hakkında, Allah'ın hükmüne uygun hüküm verememekten korkuyorum! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sen onlar hakkında hükmünü ver! " buyurdu. 148
Bunun üzerine, Sa'd b. Muaz, Evsîlere:
" Onlar (Benî Kurayza Yahudileri) hakkında bir hüküm verdiğimde onu kabul edeceğinize dair, bu yolda Allah'ın ahd ve mîsakıyla bana söz veriyor musunuz?149
Benî Kurayza Yahudileri hakkında vereceğim hükme razı mısınız?" diye sordu.
Evsîler:
" Evet! Razıyız. Zaten, sen burada yok iken, senin hükmüne razı olduk.
Senden başkasının Benî Kaynukadan olan müttefiklerine yaptığı gibi iyilik yapacağın umularak aramızdan sen seçildin!
Sen yapacağın ikramı bize yapacaksın!
Biz sana bugün muhtaç olduğumuz kadar muhtaç olmadık! " dediler.
Sa'd b. Muaz:
" Siz, zahmet ve meşakkat vermekte acele etmeyiniz! " dedi.
Evsîler, Sa'd b. Muaz'a:
" Sen bu sözünle ne demek istiyorsun?" diye sordular.
Sa'd b. Muaz:
" Onlar (Benî Kurayza Yahudileri) hakkında bir hüküm verdiğimde, o hükmü kabul edeceğiniz hakkında bana Allah'ın ahd ve mîsakıyla söz veriyor musunuz?" diye tekrar sordu.
Evsîler:
" Evet! Söz veriyoruz! " dediler.
O sırada, Peygamberimiz aleyhisselam, oraya yakın bir yerde, bazı sahabileriyle birlikte oturuyordu.
Sa'd b. Muaz, Peygamberimiz aleyhisselama olan derin saygısından dolayı, yüzünü başka tarafa çevirerek:
" Şurada bulunan zât da, bu yolda vereceğim hükmü kabul buyuracağına dair, bana Allah'ın ahd ve mîsakıyla, sizin gibi, söz veriyor mu?" diye gaib sîgasıyla sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam da, yanındakilerle birlikte:
" Evet! " buyurdu. 150
Sa'd b. Muaz vereceği hükme razı olacakları hakkında her iki taraftan da böylece kesin söz aldıktan sonra, Benî Kurayza Yahudilerinin kalelerinden inip teslim olmalarını ve silahlarını bırakmalarını emretti.
Benî Kurayza Yahudileri emri yerine getirdiler. 151
-------------------------------------
135. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 250.
136. İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 194.
137. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 250, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 511.
138. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 511.
139. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 139.
140. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 511.
141. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 3, s. 250, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 511, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 423, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 194, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 186, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 2, s. 72, Zehebî, Megâzî, s. 260, Ebu’l-Fidâ el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 121, Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1 , s. 307.
142. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 511.
143. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 250, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 142.
144. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 423.
145. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 71, Buhârî, Sahih, c. 7, s. 135.
146. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 425.
147. Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 152, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 666.
148. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 424.
149. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 250, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 512.
150. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 250, 251, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 512, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 497.
151. Vâkıdî, Megâzî, 1367/1948 Kahire baskısı, s. 299.