Kayser'in yıldızlara bakarak tasalandığı sırada, Dıhye gelip, Peygamberimiz aleyhisselamın mektubunu Kayser'in üzerinde oturup dinlendiği minberlerden birisinin üzerine bırakmıştı.

Kayser mektubu getirtti. Mektubun Arap dili ve yazısıyla yazıldığını görünce, Arapça yazıyı okumayı bilen bir tercüman çağırttı.

Mektuba:

" Allah'ın kulu ve resûlü Muhammed'den Rumların sahibi, büyüğü Herakliyus'a! " diye başlandığını görünce, Herakliyus'un kardeşinin oğlu kızdı, tercümanın göğsüne şiddetli bir yumruk indirip adamı yere oturttu ve mektubu da elinden çekip aldı.

Herakliyus, ona:

" Sana ne oluyor ki, mektubu çalıp kaçıyorsun?! " dedi.

Yennek:

" Adamın mektubunu görmüyor musun?! Mektubuna hem senin isminden önce kendi ismiyle başlamış; hem de senin hükümdar olduğunu anmayarak 'Rumların sahibi, büyüğü Hrakl'a' demiş! ?

Neden 'Rumların Hükümdarı! ' diye yazmamış ve senin isminle başlamamış!

Onun mektubu bugün okunamaz! " dedi.

Herakliyus:

" Vallahi, sen ya küçük bir akılsızsın ya da büyük bir delisin!

Ben senin böyle olduğunu bilmiyordum.

Ben daha adamın mektubunun içindekine bakmadan, onu yırtıp atmak mı istiyorsun?!

Hayatıma yemin ederim ki; eğer o dediği gibi gerçekten Resûlullah ise, mektubuna benim ismimden önce kendi ismiyle başlamakta ve beni 'Rumların büyüğü ve sahibi' diye anmakta haklıdır. 65

Ben ancak onların (Rumların) sahibiyimdir, hükümdarları değilimdir.

Fakat, Allah onları bana uysal kılmıştır.

Allah dileseydi Farsların Kisrâ üzerine yürüyüp onu öldürdükleri gibi, onları da benim üzerime yürütürdü! " dedi. 66

Kardeşinin oğlu hakkında da:

" Dışarı çıkarınız bunu! " diye emretti.

Uskufu yanına çağırttı.

Uskuf; görüşü alınır, sözü dinlenir danışman kişi idi. 67

Hıristiyan bilginlerinin ve Hıristiyanların başkanı idi. 68

Peygamberimiz aleyhisselamın mektubu okunduğu zaman, uskuf Herakliyus'a:

" Vallahi, o, Musa ve İsa'nın bize geleceğini müjdelemiş olduğu peygamberdir. Zaten biz onun gelmesini bekleyip duruyorduk! " dedi.

Herakliyus:

" Sen bana bu yolda ne yapmamı tavsiye edersin?" diye sordu.

Uskuf:

" Benim görüşüm, ona tâbi olmanızdır! " dedi.

Herakliyus:

" Ben senin dediğin şeyi yapmanın gerekliliğini çok iyi biliyorum!

Fakat, ben ona tâbi olmaya güç yetinemeyeceğim!

Çünkü, hem hükümdarlığım elden gider, hem de Rumlar beni öldürürler! " dedi. 69

-------------------------------------

65. Muhyiddin b. Arabî, Muhâdarâtu'l-ebrâr, c. 2, s. 130, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 32, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 3, s. 288, 289, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 339.

66. Muhyiddin b. Arabî, Muhâdarâtu’l-ebrâr, c. 2, s. 130.

67. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 347.

68. İbn Esîr, Nihâye, c. 2, s. 279.

69. Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 347, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 267, Heysemî, Mecmau’z-ZBvâid, c. 5, s. 306, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 2, s. 123.