Hazret-i Ömer de, Halid b. Velid'e:

" Yazıklar olsun sana ey Halid! Sen Benî Cezîmeleri Cahiliye çağına ait bir işten dolayı tutup cezalandırdın! ? İslâmiyet kendisinden önceki Cahiliye çağında olan şeyleri yok etmiş değil miydi?" dedi.

Halid b. Velid:

" Ey Ebâ Hafs! Vallahi, ben onları ancak haklı olarak tuttum, müşrik olan bir kavim üzerine baskın yaptım, onlar bana karşı koydular.

Onlar karşı koyunca da, kendileriyle çarpışmamak, benim için mümkün olmadı.

Bunun üzerine, onları esir ettim. Sonra da, kılıçtan geçirdim! " dedi.

Hazret-i Ömer:

" Abdullah b. Ömer'i nasıl bir adam tanırsın?" diye sordu.

Halid b. Velid:

" Vallahi, onu salih, iyi bir adam olarak tanırım! " dedi.

Hazret-i Ömer:

" İşte, o, bana, senin haber verdiğinin aksini haber verdi.

Kendisi, bu asker içinde ve senin yanında bulunuyordu! " dedi.

Halid b. Velid:

" Allah'tan mağfiret diliyor ve ona tevbe ediyorum! " dedi.

Hazret-i Ömer:

" Yazıklar olsun sana! Resûlullah aleyhisselama git de, senin yarlıganmanı Allah'tan dilesin! " dedi ve bu hadiseden dolayı ona kırıldı.

Halid b. Velid, Hazret-i Osman'la birlikte Abdurrahman b. Avf'a gitti.

Ondan özür diledi ve onun gönlünü aldı.

Ona:

" Yâ Ebâ Muhammed! Benim için Allah'tan mağfiret dile! " dedi. 1433

-------------------------------------

1433. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 880, 881.