Resûlüllah Efendimiz hazretleri, bunlardan başka etraf memleketlere bazı elçiler de göndermişlerdir ki, bunlar aşağıda zikrolunacaktır.
Rivâyet olunur ki, hicret tarihinin yedinci senesi muharreminde bir gün altı kişiyi altı tarafa elçi olarak göndermişlerdir. Kâdî Iyâd (Allah ona rahmet etsin) Şi'a’sında İmâm-ı Vakıdî’den nakletmiştir ki, gönderilen kimselerin her biri hangi tâifeye gönderildiyse o tâifenin lisanı kendisine feth olundu. O dilden söylemeğe başladı, demiştir.
Bu gönderdikleri elçilerden biri Amr bin Ümeyye-i Damrî’dir ki, Habeş meliki olan Necaşî’ye gönderilmişti. Kendisine iki mektup vermişlerdi. Birinde yazılan Necaşî’yi İslâm’a dâvet idi. Öbüründe de Ümmü Habîbe’yi kendilerine tezvic etmelerini bildiriyordu. Amr mektupları sunduğu gibi Necaşî, alıp gözlerine sürdü ve tevazu olarak tahtından inip yer üstüne oturdu. Habeş diyarında bulunan sahâbe-i kirâmın önlerinde şehadet kelimesini söyleyip müslüman oldu:
Eğer muktedir olsaydım şerefli hizmetlerinde bulunmak için yanlarına giderdim, dedi.
Ondan sonra Necaşî, mektupları ağaç bir kutunun içine koyup sakladı ve:
— Bu şerefli mektuplar Habeşlilerin arasında bulundukça onlardan hayır ve bereket gitmez, dedi.
Dıhye bin Halîfe’yi Rum padişahına bir mektupla gönderip kendisini İslâm dinine dâvet etmişlerdi. Rum padişahı Hirakl, İslâm’a gelmeyi düşünmüş ve buna azmetmişti ki, Rum tâifesi buna razı olmadılar. Hirakl, saltanatını kaybetmekten korkup kendisine hidayet müyesser olmadı.
Abdullah Sehmî’yi Kisra’ya göndermişlerdi.
Hâtıb bin Ebi Beltea’yı Mukavkıs’a göndermişlerdi.
Şücâ’ bin Vehb’i Belka meliki olan Hâris bin Ebi Şimr’e göndermişlerdi.
Selît bin Amr’ı Havze’ye ve Semâme bin Esâle’ye göndermişlerdi. Semâme’ye hidayet müyesser olup İslâm’a geldi.
Zikredilen bu altı kişi, yukarıda sözü geçtiği üzre aynı günde gönderilmişlerdi. Bunlardan başka gönderilenler de aşağıda zikredilecektir.
Amr bin Âs’ı Ummân padişahları olan Ceyfer ve Abbâd adlı kardeşlere göndermişlerdi. İkisine de hidayet müyesser olup imana geldiler.
Alâ’ bin Hadramî’yi Bahreyn padişahı olan Münzir bin Sâvâ’ya göndermişlerdi. O da imana gelmiştir.
Muhâcir bin Ebi Umeyye’yi Yemen beğlerinden Hâris bin Kilâl’e göndermişlerdi.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî ile Muâz bin Cebel’i Tebük gazâsından dönüşte Yemen diyarına göndermişlerdi. O zamanda Yemen halkinin çoğu İslâm’a gelmişlerdir. Onlardan sonra Hazret-i Ali bin Ebi Tâlib’i göndermişlerdi. Veda haccında buluştular.
Cerîr bin Abdullah’ı Zi’l-Kilâ’ ve Zi-Amr dedikleri Yemen beğlerine göndermişlerdi. Bunlara da hidayet müyesser olup İslâm’a gelmişlerdir. Cerîr daha orada iken Fahr-i Kâinat Efendimiz saadetle âhiret yurduna intikal etmiştir.
Amr bin Ümeyye-i Damrî, Müseylemetü’l-Kezzâb’a mektupla gönderilmişti. Kayser beğlerinden Ferve bin Amr’ı İslâm dinine dâvet için gönderilmişti. Bu Ferve imana geldi ve Resûlüllah Efendimiz hazretlerine iman getirdiğini mektupla bildirdi. Şerefli hizmetlerine bir at, bir katır, bir eşek, birkaç parça kumaş ve altınlı bir kaftan gönderdi. Hediyeleri Mes’ud bin Sa’d adlı kimse ile göndermişti. Resûlüllah Efendimiz hazretleri o kimseye on iki vukiyye gümüş verdi. Vukiyye diye kırk dirheme derler.
Zekâtları toplamak için gönderilen kimseler hicret tarihinin dokuzuncu yılında Muharrem ayinin başında gönderilmişlerdir.
Bu husus için Uyeyne bin Hısn-ı Fezârî Benî Temim kabilesine gönderilmiştir. Büreyde ve bazı kavilde Kâ’b bin Mâlik Eşlem ve Gıfâr kabilelerine gönderilmiştir. Abbâd bin Bişr Süleym ve Müzeyne kabilelerine gönderilmiştir. Râfi’ bin Mekîs Cüheyne kabilesine gönderilmiştir. Amr bin As Fezâre’ye gönderilmiştir. Dahhâk bin Süfyân Benî Kilâb kabilesine gönderilmiştir. Bişr bin Süfyân ve bazı kavilde Nehhâm Advî Benî Kâ’b tâifesine gönderilmiştir. Abdullah bin el-Letbiye Zebyân kavmine gönderilmiştir. Sa’d ve Huzeym kavminden bir kimse dahi kendi tâifelerine gönderilmişlerdir.