Peygamberimiz Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın Yüce Allahtan telakki edip insanlara ulaştırmakla görevlendirildiği din ve şeriat; ulu atası İbrahim aleyhisselâmın dini, 427
Dinden Nûh, İbrahim, Musa ve İsa Aleyhisselamlara tavsiye buyurulan ve ayrıca kendisine de vahy olunan şeriatlar. 428
Din; lügatta ceza, İslâm, ibadet, tâat, inkıyad, tevhid, millet, şeriat, vera ve takva, hesap. , gibi türlü mânâlara gelir. 429
Şeriat dilinde din; peygamberin Allah tarafından getirip tebliğ ettiği şeyleri kabule akıl sahiplerini davet eden İlahî Kanundur. 430
Bu İlahî Kanuna, uyulduğu için, din denir. 431
Allah'ın açık ve geniş yolu olduğu. 432 kullar bağlansınlar diye konulan hükümlerden ibaret bulunduğu için de, şeriat denir. 433
Şeriata şeriat denilmesi; sıdk ve sadakatla bağlananın susuzluğunu gidereceği, günah kirlerinden de temizleyip arıtacağı içindir. 434
Dine millet denilmesi de, üzerinde toplanıldığı, yüründüğü içindir. Din, millet, aslında bir olup aralarındaki fark itibarîdir ve dinin Allah'a, milletin de peygambere nisbet edilmiş olmasından ibarettir. 435 Din; iman, İslâm ve bütün şeriatları kapsayan umumî bir isimdir. 436
İnsanlara ilahî nimet olan şeriatlar, milletler, açık, aydınlık yollar ve sünnetler, son peygamber Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın Yüce Allahtan telakki ve tebliğ ettiği İslâmiyetle en son ve mükemmel şeklini bulmuş; bu vakıa ve gerçek de, Mâide sûresinin üçüncü âyetinde açıklanmıştır. 437
Yani, İslâm dininin en son ve en mükemmel şeklini bütün insanlara ulaştırmak vazifesiyle gönderilen Hazret-i Muhammed aleyhisselâm hem kendisinden önceki peygamberlerin buyoldaki tebliğlerine aykırı olarak sonradan insanlar tarafından yapılmış olan katmaları, değişiklikleri, dinle ilgisi bulunmayan şeyleri kaldırıp onlan aslî şekillerine çevirmiş; hem de İslâm dininin kendisine bırakılan en önemli kısımlarının tebligatını yapmış; ve böylece, İslâm dinini, her bakımdan tamamlanmış olarak insanlık dünyasına sunmuş; bu vakıa, Yüce Allah tarafından:
" ... Bugün, sizin dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size, din olarak İslâm'ı verip ondan razı oldum..." buyurularak açıklanmıştır.
Allah katında din, İslâm dininden ibarettir. 438
İslâm dininden başka din arayanın dini kabul olunmayacaktır. 439
İnsanların ilk tuttukları, bağlandıkları tek ve genel din, İslâm dini idi.
Gelmiş geçmiş bütün peygamberler, İslâm dininin esaslarını tebliğe çalışmış, bu dinde can vermiş, bu dinde can vermeyi özlemişlerdir.
Âdem aleyhisselâmdan sonra, Ebu'l-beşer olan, 440 İkinci Âdem Baba diye tanınan Nûh aleyhisselâm, Müslümandı. 441
Peygamberler atası İbrahim aleyhisselâm da, onun oğulları ve torunları da, Müslümandılar. 442
Musa aleyhisselâmın; kavmi olan İsrail oğullarını ve Mısır Firavununu davet ettiği din de, İslâm dini idi.
Bunu, hem Musa aleyhisselâm, hem Firavunun iman ve ihtida eden sihirbazları ve hatta, hem de bizzat Firavun da, -denizde boğulacağını anlayınca, Musa ve Harun aleyhisselâmların inandıkları Allah'a inandığını ve Müslüman olduğunu söyleyerek-ifade etimiştir. 443
Musa aleyhisselâmdan sonra İsrail oğullarına peygamber olarak gönderilen İsa aleyhisselâm hakkında, Yüce Allah'ın havarilere:
" Bana ve peygamberime iman ediniz! " diye vahyettiği ve onların da:
" İman ettik! Müslüman olduğumuza şahit ol! " dedikleri;
İsa aleyhisselâm da, bu hususta İsrail oğullarından küfür ve inkâr taştığını hissedip:
" Allah'a doğru giden yolda bana yardım edecekler kimdir?" deyince, yine havarilerin:
" Biziz Allah'ın yardımcıları!
Biz, Allah'a inandık.
Sen de, ey İsa! Şahit ol ki: Biz, muhakkak, Müslümanlardanız! " diyerek Müslümanlıklarını açıkladıkları görülür. 444
Yine Kur'ân-ı Kerîm'de açıklandığına göre; Peygamberimiz Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın zamanındaki Hıristiyan rahiplerinden de, Kur’an-ı Kerîm'e inanan ve kendilerine Kur'ân-ı Kerîm okunduğu zaman:
" Buna inandık! Şüphe yok ki, bu, Rabbimizden gelen bir haktır!
Gerçekten, biz, bundan önce de, İslâm'ı kabul etmiş kimselerdik! " diye ikrar ve şehadette bulunanlar olmuştur. 445
--------------------------------------------
427. Hacc 78, Bakara: 128-129.
428. Şûra: 13.
429. Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 3, s. 45.
430. Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 72.
431. Râgıb, Müfredâtü'l-Kur'ân, s. 175, Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 72-73.
432. Râgıb, Müfredâtü'l-Kur'ân, s. 258.
433. Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 3, s. 45.
434. Râgıb, Müfredâtü'l-Kur'ân, s. 258.
435. Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 73.
436. İmam-ı Âzam, Fıkh-ı Ekber, s. 17.
437. Şehristânî, el-Milel ve'n-nihâl, s. 1, s. 39.
438. Âl-i İmrân: 19.
439. Âl-i İmrân: 85.
440. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 5.
441. Yûnus 72.
442. Yûnus 130-133, Yûsuf 38-101.
443. A'râf 104, 126, Yûnus: 90, 91, 84.
444. Mâide: 111, Âl-i İmrân: 51-52.
445. Kasas: 52-53.