İSLÂM TARİHİ / MEKKE DEVRİ |
| |
Hazret-i Ebu Bekir'in Mescid-i Haram'da Müşrikleri İslamiyete Davet Edişi |
Hazret-i Hamza'nın Müslüman olduğu günde idi22 ki, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanında, o sırada, toplu bir halde23 otuzsekiz24 veya otuzdokuz25 sahabe bulunuyordu.
Hazret-i Ebu Bekir Peygamberimiz aleyhisselâmın Müslümanlarla birlikte Mescid-i Haram'a gidip herkesi İslâm iyete davet ve teşvik etmesi için ısrar ediyor, Peygamberimiz aleyhisselâm da " Ey Ebu Bekir! Biz henüz azız, bu işe yetmeyiz" buyuruyordu.
Hazret-i Ebu Bekir ısrar edip durunca, Peygamberimiz aleyhisselâm ashabıyla birlikte Dârül-Erkam'dan çıkıp Mescid-i Haram'a gitti.
Müslümanlardan her biri, Mescid-i Haram'da bulunan kendi kabilelerinden insanların yanlarına dağıldılar.
Peygamberimiz aleyhisselâm oturduğu sırada26 Hazret-i Ebu Bekir ayağa kalkıp halkı Allah'a ve Resûlullaha inanmaya davet edince, müşrikler Hazret-i Ebu Bekir1n27 ve Müslümanların28 üzerlerine yürüdüler.
Hazret-i Ebu Bekir'i29 ve oradaki Müslümanları, Mescid-i Haram'ın her tarafında, 30 en şiddetli bir şekilde31 dövmeye başladılar. 32
Hele Hazret-i Ebu Bekir'i, fâsık Utbe b. Rebia, kamının üzerine çıkıp çiğnedi.
Yüzünü demir ayakkabılarıyla tekmeledi, şişirdi.
Hazret-i Ebu Bekir'in yüzünde, bumu belirsiz oldu!
Kabilesi olan Teym oğulları gelip yetişince, müşrikler Hazret-i Ebu Bekir'den uzaklaştılar.
Teym oğulları Hazret-i Ebu Bekir'i baygın bir halde, bir örtünün içinde evine götürüp koydular. Kendisinin öleceğini sandılar.
Hemen geri dönüp Mescid-i Haram'a girdiler ve:
" Vallahi, Ebu Bekir ölecek olursa, biz de muhakkak Utbe b. Rebiayı öldürürüz! " dediler ve yine Hazret-i Ebu Bekir'in yanına döndüler.
Hazret-i Ebu Bekir ancak günün sonuna doğru kendine gelip konuşabilmiş ve:
" Resûlullah aleyhisselâm ne yapıyor? Ne haldedir?
Müşrikler ona dil uzatmaya ve hakaret etmeye başlamışlardı! " deyip durmuştu. 33
Teym oğulları, Hazret-i Ebu Bekir'in yanından kalktılar ve ayrılırken, annesi Ümmü'l-Hayr'a:
" Birşey yemek veya içmek isteyip istemediğini kendisine bir sor bakalım?" dediler.
Evtenhalaşınca, annesi Ümmü'l-Hayr, Hazret-i Ebu Bekir'e:
" Birşey yesen, içsen! " deyip duruyor, Hazret-i Ebu Bekir ise:
" Resûlullah aleyhisselâm ne yapıyor? Ne haldedir?" diyordu.
Ümmü'l-Hayr:
" Vallahi, arkadaşın hakkında benim hiçbir bilgim yok! " dedi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Öyle ise, Ümmü Cemil binti Hattab'a git. Resûlullah'ı ondan sor" dedi.
Ümmü'l-Hayr, Ümmü Cemil'in yanına gitti, ve:
" Ebu Bekir senden Muhammed b. Abdullah'ı soruyor" dedi.
Ümmü Cemil:
" Ben ne Ebu Bekir'i, ne de Muhammed b. Abdullah'ı tanırım! İstiyorsan, seninle birlikte, oğlunun yanına kadar gideyim" dedi.
Ümmü'l-Hayr:
" Olur! " dedi.
İkisi birlikte, Hazret-i Ebu Bekir'in yanına geldiler.
Ümmü Cemil Hazret-i Ebu Bekir'i böyle, yerlere çalınmış, mahvolmuş bir halde bulunca, kendisini tutamayarak çığlık kopardı:
" Vallahi sana bunu yapan bir kavim muhakkak azgın ve sapkındır!
Ben, senin öcünü onlardan almasını, Allahtan diler ve umarım! " dedi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Resûlullah aleyhisselâm ne yapıyor? Ne haldedir?" diye sordu.
Ümmü Cemil:
" Şu annen, onun hakkında söyleyeceğimi işitir! " dedi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Ondan sana hiçbir kötülük gelmez" dedi.
Bunun üzerine, Ümmü Cemil:
" Selâmettedir ve iyidir" dedi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Şimdi nerededir o?" diye sordu.
Ümmü Cemil:
" Erkam'ın evindedir" dedi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Allah'a andolsun ki, Resûlullah aleyhisselâma gitmedikçe ne bir yiyecek tadarım, ne de bir içecek içerim! " dedi.
Ortalık sakinleşip halkevlerine çekilinceye kadar bekledikten sonra, annesi ve Ümmü Cemil, koltuklarına girerek Hazret-i Ebu Bekir'i Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına götürdüler. 34
Hazret-i Ebu Bekir Peygamberimiz aleyhisselâmı görür görmez, kendisini üzerine attı ve öptü.
Orada bulunan Müslümanlarda Hazret-i Ebu Bekir'e sanldılar. 35
Hazret-i Ebu Bekir'in hali Peygamberimiz aleyhisselâmı son derecede rikkate getirdi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Babam, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah!
O fâsık adamın yüzümü gözümü belirsiz etmesinden başka bir sıkıntm yok! " dedi. 36
-------------------------------------
22. Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 64, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. Diyarbekrî, c. 1, s. 294.
23. Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 63, Diyarbekrî, c. 1 , s. 294, Halebî, c. 1, s. 475.
24. Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Halebî, c. 1, s. 475.
25. Muhibbül-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 31, Diyarbekrî, c. 1, s. 295.
26. Muhibbül-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1 , s. 475.
27. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 326, Muhibbül-Taberî, c. 1 , s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 447, Diyarbekrî, c. 1 , s. 294, Halebî, c. 1, s. 475.
28. Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1 , s. 475.
29. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 326, Muhibbül-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 30, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 447, Diyarbekrî Hamîs, c. 1, s. 294, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 475.
30. Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1 , s. 475.
31. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 426, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1, s. 475.
32. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 326, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, İbn Hacer, c. 4, s. 447, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1, s. 475.
33. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 326. Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 63, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1, s. 475.
34. Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 63-64, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 294, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 476.
35. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 326, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 64, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1, s. 476.
36. Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 64, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 30, Diyarbekrî, c. 1, s. 294, Halebî, c. 1 , s. 476.