İSLÂM TARİHİ / MEDİNE DEVRİ |
| |
Peygamberimiz aleyhisselamın Abs Oğullarına Halid b. Sinan'ı Soruşu ve Onlara Onun Başına Gelenleri Haber Verişi |
Abs oğullarından Medine'ye üç kişi daha geldi.
Peygamberimiz aleyhisselam onlara Halid b. Sinan'ı sordu ve onun başından geçenleri onlara anlattı. 135
Peygamberimiz aleyhisselam da, Enuşervan (Nûşirevan) devrinin sonlarına doğru doğmuştu. 136
Peygamberimiz aleyhisselamın geleceğini, İsa aleyhisselam gibi, Halid b. Sinan da müjdelemişti. 137
Halid b. Sinan Abs oğulları kabilesini doğru yola kılavuzlamak istediği zaman, onlar ona inanmadılar.
İçlerinden, Kays b. Züheyr:
" Eğer şu kayalıktan üzerimize bir ateş çağırır, akıtırsan, sana tâbi oluruz. Çünkü, sen bizi ancak ateşle korkutabilirsin! Sen bize böyle bir ateş akıtmayacak olursan, seni yalanlar dururuz! " dedi.
Halid b. Sinan:
" Bu, aramızda bir ahd ve misak olsun mu?" dedi.
Abs oğulları:
" Evet! " dediler.
Bunun üzerine Halid b. Sinan abdest aldı, sonra da:
" Ey Allah'ım! Beni yalanladılar. Sen şu kayalıktan üzerlerine bir ateş seli akıtmadıkça, bunlar bana inanmayacaklar! " diyerek dua etti.
Abs oğulları kabilesinin Hidsan dedikleri, deve boynu gibi uzanan bir ateş zuhur etti!
Ateşin ışığı, gece karanlığında, sekiz gecelik yere kadar olan mesafeyi aydınlattı.
Ateş, uzandığı yerde hiçbir şey bırakmadı, kastı, kavurdu!
Abs oğulları:
" Ey Halid! Sen onu geri çevir! Biz artık sana inanacağız! " dediler.
Halid b. Sinan, Abs oğullarına:
" Ey kavmim! Size zarar veren bu ateşi söndürmemi, Allah bana emretti. Her aileden bir adam, benimle birlikte gelsin! " dedi. 138
Abs oğullarından Umare b. Ziyad:
" Ey Halid! Vallahi, sen bize şimdiye kadar hak ve gerçekten başka şey söylememiştin! Şimdi, ateşi söndüreceğini söylüyorsun! Ama, senin ateşe karşı halinin, ateşin de sana karşı halinin ne olduğunu pek bilmiyoruz! " dedi.
Bunun üzerine, Halid b. Sinan, ona:
" Sen benimle birlikte gel! " dedi.
Umare b. Zeyd, yanına Abs oğullarından otuz kişi alarak, birlikte gittiler. Dağ tarafındaki Eşca' kayalığına doğru ilerlediler.
Halid b. Sinan, orada bir çizgi çizdi, onları orada oturttu. 139
Onlara:
" Sakın, sizden hiç kimse bu çizgiden ileri geçmesin! İleri geçen yanar! 140
Eğer ben gecikirsem, sakın beni ismimle çağırmayınız! Ben al at gibi yanınıza döner gelirim. 141 Eğer sizden birisi beni ismimle çağıracak olursa, ben helak olurum! " dedi. 142
Halid b. Sinan, ateşe doğru ilerledi ve elindeki asası ile:
" Dağılınız! Dağılınız! Çıktığınız yere çekiliniz! " diyerek ateşe vurmaya başladı. 143
Ateşi, geriledikçe, kayalığın ortasındaki, çıkmış olduğu kuyunun içine soktu ve söndürdü. 144
Halid b. Sinan'ın dönmesi gecikince, Umare b. Zeyd:
" Vallahi, adamımız sağ olsaydı, bu kadar zamandan sonra, yanınıza döner, gelirdi" dedi.
Arkadaşları da:
" Onu ismi ile çağırın bari! Herhalde o ismi ile çağıralım diye bizden gizlenmiştir! " dediler.
Halid b. Sinan'ı ismi ile çağırmaya başladılar.
O da, başını elleri ile tutarak yanlarına geldi ve onlara:
" Ben sizi ismimle çağırmaktan men etmemiş miydim?! Vallahi, siz beni öldürdünüz! Beni taşıyın ve gömün arbk! " dedi. 145
Abs oğulları, yurtlarından çıkan bu ateş dolayısıyla ibtilâya uğradılar: Onun ışığına taparak Mecûsîleşmeye başladılar. 146
Sözlerine güvenilir kişilerin bildirdiklerine göre; deniz ortasında, tepesine hiç kimsenin kolay kolay çıkamayacağı büyük bir dağın en yüksek tepesindeki bir mağarada, duru beyaz sofdan ihrama bürünmüş, elleri başında, uyuyormuş gibi, hiçbir şeyi değişmemiş bir zât görmüşler, o taraf halkından bir cemaat da, bunun Halid b. Sinan olduğunu söylemişlerdir. 147
-------------------------------------
135. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 200.
136. Dineverî, Kitâbu'l-ahbâr, s. 74.
137. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 226.
138. Semhûdî, Vefâu’l-vefâ, c. 1, s. 153-154.
139. Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 599.
140. Semhûdî, Vefâu’l-Vefâ, c. 1, s. 153.
141. Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 599.
142. Semhûdî, Vefâu’l-vefâ, c. 1, s. 154.
143. Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 599.
144. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 68.
145. Semhûdî, Vefâu’l-vefâ, c. 1, s. 154.
146. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 67-68.
147. Hâkim. Müstedrek. c. 2. s. 599-600.