İSLÂM TARİHİ / MEDİNE DEVRİ |
| |
Hazret-i Âişe'nin Yapılan İftiralardan Vahyolunan Âyetlerle Tebrie ve Tenzih Edilişi |
" Vallahi, o zaman, ben yapılan iftiradan berî olduğumu, Allah'ın muhakkak beni ondan beraat ettireceğini biliyordum.
Fakat, vallahi, Yüce Allah'ın hakkımda Kur'ân'da tilavet edilir bir vahiy indireceğini sanmıyor, ummuyor; şahsımı ilgilendiren bir iş için Kur'ân'da Allah tarafından dile getirilmekten kendimi uzak ve aşağı görüyordum.
Ancak, Resûlullah aleyhisselamın uykuda göreceği bir rüya ile Allah'ın beni iftiralardan beraat ettireceğini, aklayacağını umuyordum.
Vallahi, daha Resûlullah aleyhisselam yerinden kalkmamış ve ev halkından hiçbiri de dışarı çıkmamış idi ki, vahiy geldi, kendisini vahyin ağırlık ve şiddetinden terlemek gibi vahiy alâmetleri bürüdü.
Nitekim, vahiy sırasında, kış gününde bile kendisinden inci taneleri gibi ter dökülürdü. 90
Resûlullah aleyhisselam, Allahtan gelen emirle, kendisinden geçti. Elbisesiyle örtüldü. Başının altına da, yüzü deriden bir yastık konuldu.
Vallahi, ben, bunlan gördüğüm zaman, 91 hiç korkmuyor, telaşlanmıyor, aldırış etmiyordum. 92 Bilakis, seviniyordum. 93
Çünkü, atılan iftiralardan berî, uzak olduğumu biliyordum. Ben böyle olduğum halde, elbette, Yüce Allah bana zulmedecek değildi.
Fakat, anne ve babama gelince, Âişe'nin varlığı Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki; Resûlullah aleyhisselam o vahiy halinden çıkmadan Allah olayı doğrulayacaktır diye korkularından, neredeyse öleceklerdi!
Kendisini bürüyen o uyku hali geçince, Resûlullah aleyhisselam oturdu.
Alnından inci taneleri gibi dökülen ter damlalarını eliyle silerken94 gülüyordu ve kendisinin bana ilk söylediği söz:
'Müjde yâ Âişe! Allah seni beraat ettirdi! ' sözü oldu. 95
O sırada, çok öfkeli idim.
Annem ve babam, bana:
'Kalk, yanına varda, Resûlullah aleyhisselama teşekkür et! ' dediler.
'Vallahi, ben ne kalkıp onun yanına varırım, ne ona, ne de sizlere teşekkür ederim.
Fakat, ben ancak sizlerin işitip inkâr etmediğiniz ve gayrete gelemediğiniz o kötü şeylerden beni berî ve uzak tutan âyetler indirmiş bulunan Allah'a hamd ve şükür ederim! ' dedim." 96
Yüce Allah Hazret-i Âişe hakkında indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:
" O uydurma haberi getirenler, içinizden bir zümredir. Onu siz kendiniz için bir şer sanmayınız! Bilakis, o sizin için bir hayırdır.
Onlardan, herkesin, kazandığı günah vardır. Onlardan, günahın büyüğünü üzerine alan, yüklenen kimseye de* büyük bir azab vardır.
Ne olurdu, onu işittiğiniz zaman, erkek ve kadın mü'minler, kendi nefislerine kıyas ederek hüsnüzan etselerdi de, 'Bu açık bir iftiradır! ' deselerdi ya!
O iftiracılar buna dört şahit getirselerdi ya!
Şahitleri getiremeyince, onlar, Allah katında, muhakkak yalancıdırlar.
Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın fazi ve rahmeti üzerinizde bulunmasaydı, içine daldığınız o iftiradan dolayı, sizi muhakkak büyük bir azab çarpardı.
Ortaya atıldığı zaman, siz o iftirayı dillerinizle birbirinize yetiştiriyordunuz.
Hiç bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylüyor ve bunu kolay sanıyordunuz.
Halbuki, bu, Allah katında büyük bir vebaldir.
Ne olurdu, onu işittiğiniz zaman, 'Bunu söylemek bize yakışmaz! Hâşâ! Bu, büyük bir bühtandır! ' deseydiniz ya!
Eğer siz gerçekten iman eden kimseler iseniz, hiçbir zaman, bir daha bunun gibi birşeye dönmeyesiniz diye, Allah size öğüt veriyor ve sizin için Allah âyetlerini açıkça bildiriyor.
Allah herşeyi hakkıyla Bilendir. Tam bir hüküm ve hikmet sahibidir.
Mü'minler içinde fena sözlerin yayılıp duyulmasını arzu edenler yok mu? Onlar için, dünyada ve ahirette çok elem verici bir azab vardır.
Onların kimler olduğunu Allah biliyor, sizler bilmiyorsunuz.
Ya üzerinizde Allah'ın fazi ve rahmeti olmasaydı; haliniz nice olurdu?
Gerçekten, Allah, sizin için çok re'fetli ve merhametli bulunuyor! " 97
-------------------------------------
90. Zührî, Megâzî, s. 121, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 432-433, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 197 Buhârî, Sahih, c. 5, s. 59, Müslim, Sahih, c. 4, s. 2135-36.
91. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 314-315, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 433.
92. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 315.
93. Vâkıdi, Megâzî, c. 2, s. 433.
94. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre. c. 3, s. 315, Vâkıdî, Megâzî, c. 2. s. 433.
95. Zührî, s. 121, Vâkıdî, c. 2, s. 433-434, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 197, Buhârî, c. 5, s. 59, Müslim, c. 4, s. 2136.
96. Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 60, Buhârî, c. 6, s. 13, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 335, Taberî, Tefsîr, c. 18, s. 94.
* Günahın en büyüğünü yüklenen, Abdullah b. Übeyy ile onun evinde toplanan kimseler idi (Taberî, Tefsîr, c. 18, s. 89).
97. Nûr sûresi: 11-20.