Kayser Herakliyus; Peygamberimiz aleyhisselamın gönderdiği mektubu atlas bir ipeğe sardı. 145 Altından bir kutunun içine koyup sakladı.

Kayser hanedanı katında nesilden nesile devredilegelen bu mübarek mektup, Alfons b. Ferdinand'ın Tulaytıla üzerine yürüyüp Endülüs memleketlerinden ele geçireceği yerleri ele geçirdiği tarihte (Hicrî 464) onun nezdinde idi.

Alfons'tan sonra da, kızının oğlunun nezdinde kaldı. 146

Yine Süheylî'nin (doğumu H. 508, Vefâtı H. 581) bir arkadaşından, onun da mektubu gören tanınmış İslâm kumandanlarından Abdülmelik b. Safd'den sorup öğrenmiş bulunan bir zâttan rivayetine göre; Abdülmelik demiştir ki:

" Mektubu, kral getirip bana gösterdi. Ben onu okumak ve öpmek isteyince, mektubu korumak için elimi tutup beni men etti, yapmak istediğim şeyi benden esirgedi." 147

İbn Hacer el-Askalânîye (doğumu H. 773, ölümü H. 852) birçok kişinin Kadı Nûreddin b. Sâıgu'd-Dımaşkî'den rivayet ederek bildirdiklerine ve ona da Seyfeddin Kılıcu'l-Mansûrî'nin söylediğine göre; 148 Seyfeddin Kılıç demiştir ki:

" Melik Mansur Kılavunu's-Sâlihî (ölümü H. 689), beni bazı hediyelerle Mağrib ülkesi kralına gönderdi.

Mağrib kralı da, beni arabuluculuk için Efrenc (Avrupa) kralına yolladı.

Avrupa kralı, arabuluculuğumu kabul ve yanında kalmaklığımı bana teklif etti. Fakat, ben onun yanında kalmaktan kaçındım.

Bana:

'Ben sana yüce bir armağan sunacağım! ' deyip, altından kaplamalı bir kutu ve kutunun içinden altından bir boru, borunun içinden de bir mektup çıkarıp gösterdi. 149

Mektup, ipek bir beze yapıştırılmıştı. 150

Mektubun, zamanla, birçok harfleri silinmiş bulunuyordu.

Kral:

'Bu, sizin peygamberinizin atam Kayser'e göndermiş olduğu mektubudur!

Biz ona bugüne kadar elden ele tevarüs etmekten geri kalmadık.

Bize ata ve babalarımızdan tavsiye ve tenbih edilmiştir ki; bu mektup yanımızda bulundukça, saltanat bizden gitmeyecektir!

Biz onu son derecede titizlikle korumakta ve ona saygı göstermekteyiz.

Saltanatımızın sürüp gitmesi ve yaşaması için, onun yanımızda bulunduğunu, Nasranîlerden de gizli tutmaktayız! ' dedi." 151

-------------------------------------

145. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 347, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 3, s. 339.

146. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 365, Bedrüddin Aynî, Umdetü'l-kârî, c, c. 1, s. 99, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 1, s. 42.

147. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 365 İbn Hacer, Fethu'l-bârî, c. 1, s. 42, Kettânî, et-Terâtîbu'l-idâriyye, c. 1, s. 157.

148. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 1, s. 42, Kettânî, et-Terâtîb, c. 1, s. 157, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 342.

149. Bedrüddin Aynî, Umde, c. 1, s. 99, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 1, s. 42, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1 , s. 291 , Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 342.

150. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 1, s. 42, Kastalânî, c. 1, s. 291, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 2289, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 342, Kettânî, c. 1 , s. 157.

151. Bedrüddin Aynî, c. 1 , s. 99, İbn Hacer, c. 1, s. 42, Kastalânî, c. 1, s. 291, Halebî, c. 3, s. 289, ZÜrkânî, C. 3, S. 343, Kettânî, c. 1, s. 157.