Peygamberimiz aleyhisselam; Hayber, Fedek, Vâdi'l-kurâ ve Teymâ Yahudilerinin işlerinden boşaldıktan sonra, alınmış olan ganimetlerle Medine yolunu tuttu. 96
Medine'ye yaklaştı. Sabah namazından biraz önceye kadar, bütün gece yola devam etti.
Dinlenmek için bir yerde konaklayıp:
" Sabah namazı vaktimizi gözleriyle-bizim için-kollayacak (uyumayacak) elverişli ve koruyucu kim var?97 Belki biz uyuyup kalabiliriz" buyurdu. 98
Bilal-i Habeşî:
" Ben varım yâ Rasûlallah! " dedi. 99
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam da, mücahidler de, başlarını yere koyup uyudular. 100
Bilal-ı Habeşî, namaz kılmaya durup, Yüce Allah'ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra, çökmüş devesine dayanarak sabah namazı vaktini gözlemeye başladı. 101
Hazret-i Ebu Bekir, vakit vakit:
" Ey Bilal! Gözlerine sahip ol! Sakın uyuyup kalma hâ! " diyordu.
Bilal-i Habeşî der ki:
" Abama bürünmüş, dizlerimi dikmiş, iki elimi kavuşturup oturmuş, sabah namazı vaktini gözlemeye başlamıştım.
Yanımı ne zaman yere koyduğumu, nasıl uyukladığımı pek bilemiyorum!
Halkın:
'İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn! ' diye okuduklarını işitmedikçe, 102 güneşin sıcaklığını duymadıkça, uyanamadım ! 103
İlk uyanan ve telaşlanan da, Resûlullah aleyhisselam oldu104 ve:
'Ey Bilal! Nedir bu yaptığın bize?! ' diye sitem etti. 105
'Babam, anam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Senin ruhunu tutan, bırakmayan Kudret, benim de ruhumu tuttu, bırakmadı! ' dedim. 106
Resûlullah aleyhisselam gülümsedi 107 ve:
'Doğru söyledin! ' buyurdu. 108
Ashab, beni dillediler durdular.
Bu hususta onların bana en katı ve sert davrananı da, Ebu Bekir'di.
Halkın beni en hafif kınayanı ise, Resûlullah aleyhisselamdı. 109
Uyukladığımız vadiden yürünerek çıkılınca, Resûlullah aleyhisselam:
'Burası, şeytanların eğleştiği bir vadidir! 110 Haceti olanlar, hacetini gidersin! ' buyurdu.
Halk, ağaçların altlarına dağıldılar. 111
Resûlullah aleyhisselam, devesini çöktürüp abdest aldı.
Halk da, abdest aldılar. 112
Resûlullah aleyhisselam:
'Ey Bilal! İlk ezanı oku! ' buyurdu.
Seferlerin hepsinde böyle yapardım.
Ezanı okuduğum zaman, halk toplandı.
Resûlullah aleyhisselam, onlara:
'Sabah namazının sünnetini kılınız! ' buyurdu.
Halk, sünneti kıldılar. Sonra, bana:
'Ey Bilal! Kamet getir! ' buyurdu.
Kamet getirdim.
Resûlullah aleyhisselam, öne geçip halka namaz kıldırdı.
Namaz kılarken, insan, güneşin sıcağından, alnının terini silecek dereceye gelmişti.
Resûlullah aleyhisselam, selam verince, cemaate yöneldi ve:
'Bizim ruhlarımız, Allah'ın Kudret avucundadır!
İsterse onu tutar, alıkor. Buna, bunu yapmaya, O en lâyıktır.
Ruhlarımızı bize geri çevirdiği zaman, bizim için, namazımızı kılmak mümkün olur. 113
Herhangi biriniz uyur veya unutur da namazını geçirirse, onu nasıl vaktinde kılıyor idiyse, yine öylece kılsın, kaza etsin! 114 Çünkü, Yüce Allah 'Beni anmak için, namaz kıl! ' buyurmuştur' dedi." 115
Bundan sonra, Peygamberimiz aleyhisselam, Hazret-i Ebu Bekir'e dönüp:
" Şeytan Bilal'e geldi. O sırada, Bilal namaz kılıyordu.
Onu yanının üzerine yatırdı. Uyuyuncaya kadar, kendisini, çocuk tıpışlar gibi tıpışlamaktan geri durmadı! " buyurdu.
Sonra da, Bilal-i Habeşî'yi yanına çağırdı.
Ona, başından geçeni sordu.
Bilal-i Habeşî de, Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Ebu Bekir'e haber verdiği gibi haberverdi. 116
Hazret-i Ebu Bekir, Peygamberimiz aleyhisselama:
" Senin Resûlullah olduğuna şehadet ederim! " dedi. 117
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine'ye girerken:
" Bizler, Rabbimize yönelici; günahlarımızdan tevbe, Rabbimize kulluk edici olarak dönüyoruz! " diyerek dua etti.
Müslümanlarda, Medine'ye varıp ininceye kadar, bunu tekrarlamaktan geri durmadılar. 118
-------------------------------------
96. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 353 Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, Taberî, Târih, c. 3, s. 96, İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163.
97. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
98. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 711.
99. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355 Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
100. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
101. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsanu'l-uyûn, c. 2, s. 775.
102. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
103. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711.
104. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 213, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 775.
105. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 213.
106. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 213.
107. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 776.
108. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 776.
109. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, 712.
110. İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163.
111. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 711, 712.
112. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355.
113. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 712.
114. İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163.
115. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 355, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 213.
116. İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 2, s. 163, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 776.
117. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 776.
118. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 123, 124, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 58.