4. Bi'set / Nübüvvet Yılı

 

 

Peygamberimiz aleyhisselâmın En Yakın Hısımları Uyarışı ve Kendisine Yardıma Davet Edişi

Hazret-i Ali der ki:

" Sen, ilkin, en yakın hısımlarını inzar et, âhiret azabıyla korkut! ' (Şuarâ: 214) âyeti nazil olunca, 734 Resûlullah aleyhisselâm beni çağırdı. 735

'Ey Ali! Yüce Allah'ın, en yakın hısımlarımı inzar etmemi emir buyurması bana çok ağır geldi, kaygı verdi. 736

Biliyorum ki, ben ne zaman kavmime bu işi açmaya kalksam, muhakkak, hoşuma gitmeyen birşeyle karşılaşacağımı göreceğim.

Bunun üzerine, bir müddet sustum.

Cebrail aleyhisselâm bana geldi de:

'Yâ Muhammed! Eğer sen Yüce Rabbinin sana emrettiği şeyi yapmayacak olursan, Rabbin sana azab edecektir! ' dedi.

Yâ Ali! Bize, bir sa' (dört kocaman avuç dolduracak kadar) yemek yap ve üzerine de koyun budundan et koy!

Bize bir kap da süt hazırla!

Sonra, Abdulmuttalib oğullarını benim için topla! 737

Onlarla bir konuşayım ve emrolunduğum şeyi kendilerine ulaştırayım' buyurdu.

Resûlullah'ın bana emrettiği şeyi 738 yaptım.

Abdulmuttalib oğulları Resûlullah'ın yanına toplandılar.

Onlar, o gün, kırk kişi idiler. 739

Yahut, kırk kişiden ya bir eksik, 740 ya da bir fazla idiler. 741

Resûlullah'ın bütün amcaları, Ebu Talib, Hamza, Abbas ve Ebu Leheb de gelenler içinde bulunuyordu.

Abdulmuttalib oğulları yanına toplandıkları zaman, Resûlullah aleyhisselâm beni çağırdı.

Onlar için yaptığım yemeği getirmemi emretti.

Getirip önüne koydum.

Eti parçalayarak çanağın çevresine birer parça koyduktan sonra:

'Haydi yiyiniz, Bismillah! ' buyurdu.

Hepsi, ondan yediler ve tamamıyla doydular. 742

Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki: Onların tümüne sunduğum yemeği, 743 onlardan bir tek adam bile yalnız başına yiyebilirdi!

Bundan sonra, Resûlullah aleyhisselâm:

'Yâ Ali! Onlara süt de içir! ' buyurdu.

Onlara süt kabını getirdim.

Ondan da hepsi kanasıya içtiler.

Vallahi, o kaptaki süt kadarını, onlardan bir tek adam bile yalnız başına içebilirdi ! 744

Yemeğin ve sütün kalanları, sanki hiç el dokunulmamış, yenilmemiş, içilmemiş gibi idi! 745

Resûlullah aleyhisselâm söze başlamak istediği sırada, Ebu Leheb:

'Şaşılacak şey! Arkadaşınız sizi büyük bir sihirle sihirledi! 746 Doğrusu, biz, bugünkü gibi bir sihir hiç görmedik! ' dedi. 747

Sonra da, Resûlullah'a hitaben:

'Bunlar senin amcaların ve amcalarının oğullarıdır. Sen, onlara istediğini söyledin! Sen, dinden sapkınlığı bırak!

İyi bil ki: Kavmin, senin için bütün Arap topluluklarına karşı koymayı göze alacak değildir.

Bütün Kureyş kabileleriyle Araplar üzerlerine çullanmadan, ata oğullarının senin üzerinde durup seni haps ve esir etmeleri gerekir.

Onların böyle yapmaları, kendilerine, ötekinden daha kolaydır.

Ey kardeşimin oğlu! Ben; atanın oğullarına, gelirken senin getirdiğin gibi şer ve kötülük getiren bir kimse daha görmedim! ' dedi. 748

Resûlullah'ın konuşmasına imkân vermedi.

Dağıldılar. 749

Ebu Leheb'in sözü, Resûlullah'ın çok ağırına gitti.

Resûlullah aleyhisselâm, o mecliste susup hiç konuşmadı. 750

Bunun üzerine, Cebrail aleyhisselâm gelip, Allah'ın buyruğunu hemen yerine getirmesini, Resûlullah aleyhisselâma emir ve tavsiye etti. 751

Kendisine bu hususta cesaret verdi. 752

Ertesi günü, sabahleyin Resûlullah aleyhisselâm:

'Yâ Ali! O adam işittiğin sözlerle tez davranıp önüme geçti de, ben kavmimle konuşmadan onlar dağılıverdiler.

Sen önceki akşam bizim için yapmış olduğun kadar, yine yiyecek içecek hazıria! 753 Sonra onları yanıma topla! ' buyurdu. 754

Yemeği yaptım. Sonra da, onlan Resûlullah için topladım. 755

Resûlullah aleyhisselâm, yemeği getirmem için bana seslendi. 756

Resûlullah aleyhisselâm, geçen akşam yaptığı gibi yaptı (Yani, eti parçalayıp yemek çanağının çevresine birer parça koyduktan sonra):

'Haydi yiyiniz, Bismillah! ' buyurdu.

Hepsi, ondan doyuncaya kadar yediler. 757

Resûlullah aleyhisselâm:

'Haydi, onlara süt de içir! ' buyurdu.

Kendilerine, içi süt dolu kabı getirdim. 753

O kaptan da, hepsi, kanasıya kadar süt içtiler. 759

Vallahi, onların tümü için hazırladığım o yemeği de, o sütü de, onlardan bir tek adam bile yalnız başına yiyebilir, içebilirdi! 760

Resûlullah aleyhisselâm, onlara:

'Borcumu benim yerime hanginiz öder?' diye sordu.

Ben sustum.

Cemaat da sustu.

Resûlullah aleyhisselâm sorusunu tekrarlayınca:

'Ben öderim yâ Rasûlallah! ' dedim. Resûlullah aleyhisselâm:

'Sen ödersin yâ Ali! Sen ödersin yâ Ali! ' buyurdu. 761

(Diğer bir rivayete göre; Resûlullah aleyhisselâm onlara:

" Benim borcumu benim yerime ödeyecek ve vaadlerimi yerine getirecek, Cennette benimle birlikte bulunacak, ev halkım içinde benim vekilim olacak kimdir?" diye sordu.

Onlardan birisi:

" Sen [kerem ve cömertlikte] denizsin! Sana bu hususta kim vekil olmaya güç yetirebilir?! " dedi.

Resûlullah aleyhisselâm sorusunu tekrarlayınca, Hazret-i Ali:

" Ben senin vekilin olurum! " dedi. 762

Bunun üzerine, Resûlullah aleyhisselâm, ona:

" Borcumu benim yerime sen ödeyecek ve vaadlerimi sen yerine getireceksin! " buyurdu. )763

Bundan sonra, Resûlullah aleyhisselâm konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Hamd, Allah'a mahsustur. Ben, O'na hamdederim.

Yardımı da, O'ndan dilerim. O'na inanır, O'na dayanırım.

Şüphesiz bilir ve bildiririm ki: Allah'tan başka ilâh yoktur.

O, birdir; O'nun eşi, ortağı yoktur! 764

Herhalde, otlak aramaya gönderilen kimse, gelip de ailesine yalan söylemez.

Vallahi, ben (faraza) bütün insanlara yalan söylemiş olsam, yine, size karşı yalan söylemem! (Faraza) ben bütün insanları aldatmış olsam, yine, sizi aldatmam!

Sizi Kendisine davet ettiğim Allah öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur!

Vallahi, sizler, uyur gibi öleceksiniz! Uykudan uyanır gibi de, dirilecek ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz!

İyiliklerinizin mükâfatını görecek, kötülüklerinizin de cezasını çekeceksiniz!

Bunların sonucu ya temelli Cennette, ya da temelli Cehennemde kalmaktır! 765

İnsanlardan, ilk inzar ettiğim kimseler, sizlersiniz! 766

Ey Abdulmuttalib oğulları! Vallahi, Araplar içinde, benim size getirdiğim, dünya ve âhiretiniz için hayırlı olan şeyden daha üstününü ve hayırlısını kavmine getirmiş bir yiğit bilmiyorum! 767

Ben, sizi, dile kolay gelen, Mîzan'da ağır basan iki kelimeye davet ediyorum ki, o da:

Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına ve benim de Allah'ın kulu ve resûlü olduğuma şehadet etmenizdir! 768

Yüce Allah, sizi buna davet etmemi bana emir buyurdu. 769

Ey Abdulmuttalib oğulları! Ben, özel olarak size, genel olarak da bütün insanlara peygamber gönderildim!

Siz, bu hususta, görmediğiniz mucizelerden bazısını da görmüş bulunuyorsunuz. 770 Üzerinde bulunduğum şeyde bana yardımcı ve kardeşim olmayı, Cennet kazanmayı hanginiz kabul eder?771

Hanginiz, bu yolda kardeşim ve sahibim olmak üzere, bana bey'at eder?' buyurdu.

Hiç kimse ayağa kalkmadı.

Hemen, ben ayağa kal küm.

Yaşça, oradakilerin en küçüğü idim. Resûlullah, bana:

'Sen, otur! ' buyurdu.

Sorusunu üç kere tekrarladı.

Her defasında, ben ayağa kalkıyordum. O da:

'Sen, otur! ' buyuruyordu. 772

'Yâ Rasûlallah! Bunların yaşça en küçükleri ve bacakça en inceleri olsam da, sana ben kardeş ve yardımcı olurum' dedim.

Hepsi sustular. 773

Resûlullah aleyhisselâm, sorularının üçüncüsünden sonra, elini elimin üzerine koydu774 da:

'İçinizde, bu, benim kardeşim, vasîm ve vekilimdir.

Onun sözlerini dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz!

Bu işe, amcamsız, amcamın oğlu varis oldu! ' buyurdu. 775

Davetliler gülüşerek ayağa kalktılar ve Ebu Talib'e:

'Bak! Sana, oğlunu dinlemeni emrediyor! Ona itaat et! ' dediler. 776

Ebu Talib:

'Bırakınız onu! Amcasının oğlu, onun başını, hayırdan başka yana bükmez! ' dedi. 777 Resûlullah aleyhisselâma da:

'Bizim katımızda, sana yardım etmek kadar sevgili birşey yoktur.

Öğütlerini benimseyip kabullendik.

Sözlerini tamamıyla tasdik edip doğruladık!

Bu toplananlar, senin atalarının oğullarıdır.

Tabiî ki, ben de onlardan birisiyim!

Senin istediğin şeye onlardan koşacak olanların, andolsun ki, en çabuğu, en hayırlısı da benden başkası değildir!

Sen, emrolunduğun şeye devam et!

Andolsun ki, etrafını kuşatıp seni korumaktan bir an geri durmayacağım!

Nefsimi, Abdulmuttalib'in dininden ayrılmak hususunda bana boyun eğer bulmadım!

Artık, ben, onun üzerinde öldüğü dinde öleceğim! ' dedi. 778

Ebu Leheb'den başka, hepsi de, yumuşak ve olumlu sözler söylediler. 779 Ebu Leheb ise:

'Ey Abdulmuttalib oğulları! Bu, vallahi, bir serdir, kötülüktür! 780

Başkaları onun elini tutup bundan alıkoymadan önce, sizler onun ellerini tutup bundan alıkoyunuz!

Eğer siz bugün ona boyun eğecek olursanız, zillete, hakarete uğrarsınız!

Bunu korumaya kalkışacak olursanız, öldürülürsünüz! ' dedi. 781

Peygamberimiz aleyhisselâmın halası Safiyye binti Abdulmuttalib, Ebu Leheb'e:

'Ey kardeşim! Kardeşinin oğlunu ve onun dinini yardımsız, hor ve hakir bırakmak sana yakışır mı?!

Vallahi, bilginler, öteden beri, Abdulmuttalib'in soyundan bir peygamberin çıkacağını haber veregelmişlerdir.

İşte o peygamber budur! ' dedi. Ebu Leheb:

" Bu, andolsun ki, boşuna bir umuntudur!

Zaten, kadınların sözleri erkeklere ayakbağı ve köstek mesabesindedir!

Kureyş aileleri ve onlarla birlikte bütün Araplar ayaklandığı zaman, onlara karşı koyacak bizim ne gücümüz var?

Vallahi, biz onların yanında bir lokmayız! ' dedi. Ebu Talib ona:

'Ey korkak adam! Vallahi, biz, sağ oldukça, ona yardım edecek, onu savunacak ve koruyacağız! ' dedi ve Peygamber aleyhisselâma da:

'Ey kardeşimin oğlu! Rabbine davet etmek istediğin zamanı bilelim, silahlanıp seninle birlikte ortaya çıkarız! ' dedi." 782

--------------------------------------------

734. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-m eb'as, c. 3, s. 126, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Tefsir, c. 19, s. 121, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 425 426, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 179-180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 144-145, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

735. Taberî, Târih, c. 2, s. 216-217, Tefsir, c. 19, s. 121, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 426, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 62.

736. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsir, c. 19, s. 121, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 425, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62.

737. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 126-127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsir, c. 19, s. 121-122, Ebu Nuaym , Delâil, c. 2, s. 425, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 179-180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 144-145, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

738. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsir, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 425, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62.

739. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym , Delâil, c. 2, s. 425, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 44-145, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

740. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym , Delâil, c. 2, s. 425, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târih, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

741. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 227, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 425. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

742. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 425, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 184, İbn Esîr, c. , s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

743. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 425, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, 11, 3. 184, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

744. İbn İshak, c. 3, s. 127, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 187, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 184, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

745. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221 , Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

746. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 425, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

747. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460.

748. Belâzurî, Ensâbu’l -e şrâf, c. 1, s. 118, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 458.

749. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 425 426, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 145, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

750. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118.

751. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

752. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118.

753. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

754. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62.

755. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

756. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426.

757. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve , c. 2, s. 426, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 180, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 145, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

758. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 426.

759. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Beyhakî, c. 2, s. 180, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

760. İbn İshak, c. 3, s. 127, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

761. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302-303.

762. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 111, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 221.

763. Ahmed b. Hanbel'in Menâkıb'ından naklen Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221.

764. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61.

765. Belâzurî, Ensâbu’l -e şrâf, c. 1, s. 118, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 459.

766. Belâzurî, Ensâbu’l-e şrâf, c. 1, s. 119.

767. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, Ebu’l -Ferec İbn Cevzî, el -Vefâ, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62-63, Zehebî, Târihu’l-İslâm, s. 145, Ebu’l -Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

768. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460 461.

769. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63.

770. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 159, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Taberî, Târih, c. 2, s. 217-218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63.

771. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 187.

772. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221 , Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

773. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, 3. 187.

774. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, c. 2, s. 218, Muhibbüt-Taberî, c. 2, s. 221, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

775. Taberî, Târih, c. 2, s. 217.

776. Taberî, Târih, c. 2, s. 217-218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63.

777. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, 3. 187.

778. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61.

779. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

780. Belâzurî, Ensâbu’l -eşrâf, c. 1, s. 119, İbn Esîr, Kâmil, c. 1 , s. 61, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 459.

781. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

782. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27-28, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.