Benî Nadîr Yahudilerinin Medine'den Sürülme Sebepleri

1. Kureyş müşrikleri, Medine'deki Benî Nadîr Yahudilerine, Bedir savaşından sonra bir yazı göndererek, onda:

" Sizler silah ve kale sahibi bir toplumsunuz.

Siz bizim adamımızı yanınızda barındırmış, korumuş bulunuyorsunuz!

Andolsun ki; siz ya onunla çarpışırsınız, ya da biz size şöyle şöyle yaparız da, bizim ile kadınlarınızın ayak bilezikleri arasına birşey giremez! " dediler.

Benî Nadîr Yahudileri, bu yazıyı alınca, Peygamberimiz aleyhisselama suikast düzenlemeye karar vererek:

" Sahabilerinden otuz kişi çıksın, bizim bilginlerimizden de otuz kişi çıksın! Seninle bizim aramızdaki filan yerde buluşulsun! Bilginlerimiz seni dinlesinler.

Eğer onlar seni doğrular, sana iman ederlerse, hepimiz sana iman ederiz! " diye haber gönderdiler.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam otuz sahabisiyle birlikte istenilen yere gitti.

Benî Nadîr Yahudileri de, otuz bilginleri ile oraya geldiler.

Peygamberimizi aleyhisselamı, önünde ölmeyi göze almış, ölmeyi özleyen otuz sahabisinin içinde görür görmez, menfur emellerini gerçekleştiremeyeceklerini anladılar ve:

" İki taraftan, otuzardan altmış kişi! Aramızda nasıl söz birliği olabilecek?!

En iyisi; sen ashabından üç kişi çıkar, biz de bilginlerimizden üç kişi çıkaralım. Bilginlerimiz seni dinlesinler.

Eğer onlar sana iman ederlerse, hepimiz sana iman ederiz! Seni doğrularız! " dediler.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam üç sahabisiyle birlikte Benî Nadîr Yahudilerinin yurduna doğru hareket etti.

Benî Nadîr Yahudilerinin temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselamı öldürmek için yanlarına hançer almışlardı!

Fakat, Benî Nadîr Yahudilerinden iyi halli, hayır öğütlü bir kadın, Müslüman olan kardeşinin oğluna gidip, Benî Nadîr Yahudilerinin bu menfur emellerini haber verdi.

O da, Benî Nadîr Yahudilerinin yurduna varmadan Peygamberimiz aleyhisselama yetişip bunu haber verince, Peygamberimiz aleyhisselam oradan geri döndü. 1

2. Amr b. Ümeyye Bi'r-i Maûne'de İslâm irşad birliğini Âmir oğullarının şehit ettiklerini sanarak onlardan öç almak maksadıyla Âmirîlerden iki kişiyi öldürmüştü ki, onların diyetlerinin ödenmesi gerekiyordu.

Çünkü, onlar Medine'ye gelerek Peygamberimiz aleyhisselamla görüşmüşler, Peygamberimiz aleyhisselam da onlara eman ve dokunulmazlık taahhüdünde bulunmuştu. 2

Benî Nadîr Yahudileri, Benî Âmirlerin de müttefiki idiler. 3

Medine'de yapılan umumî muahedeye göre de, bütün Medineli Yahudiler diyet ödeme halinde Peygamberimiz aleyhisselama yardım etmekle mükellef bulunuyorlardı. 4

Bunun için, Peygamberimiz aleyhisselam; Medine'ye hicretinin otuzyedinci ayının başında, Rebiülevvel ayında, Cumartesi günü, yanında Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali. Zübeyr b. Avvam, Talha, Sa'd b. Muaz, Useyd b. Hudayr ve Sa'd b. Ubâde olduğu halde Küba mescidine gidip orada namaz kıldıktan sonra, Benî Nadîr Yahudilerinin yurduna gitti.

Onları toplantı yerlerinde buldu, yanlarına oturdu. 5

Benî Nadîr Yahudileri:

" Olur ey Ebu'l-Kasım! 6 İstediğin yardımı yaparız! 7 Sen hele bir otur bakalım. Biz sana yemek yedirelim. 8 Senin için bir derlenip toparlanalım" dediler. 9

Peygamberimiz aleyhisselam; Benî Nadîr Yahudilerinin evlerinden bir evin duvarının dibine oturdu. 10

Hazret-i Ebu Bekir Peygamberimiz aleyhisselamın sağına, Hazret-i Ömer soluna, Hazret-i Ali de önüne oturdu. 11

O sırada, Benî Nadîr Yahudileri bir tenhaya çekilip Peygamberimiz aleyhisselamı öldürmeyi aralarında konuştular ve:

" Siz onu şu bulunduğu halden daha elverişli bir halde asla bulamazsınız!

Hemen şu evin damına çıkarak onun üzerine bir kaya atıp ondan bizi kurtaracak, rahata kavuşturacak kim var?" dediler. 12

Huyey b. Ahtab da:

" Ey Yahudi topluluğu! Muhammed, ashabından on kişiyi bile bulmayan kimselerle yanınıza gelmiş bulunuyor.

Şimdi şu evin dibinde bulunduğu sırada damdan bir kaya parçasını bırakın, kendisini öldürün!

O öldürülünce, Kureyşlilerden, onun yanına gelip katılmış olan yakın sahabileri dağılır giderler!

Evs ve Hazrec'den, şurada müttefikleriniz olan kişiler kalır, bir gün gelir, onlara da istediğinizi yaparsınız! " dedi. 13

Benî Nadîr Yahudilerinden biri olan14 Amr b. Cahhaş b. Ka'b: 15

" Bu iş için ben varım! 16 Ben hemen evin damına çıkar, onun üzerine kaya parçasını atar, bırakırım! " dedi. 17

-------------------------------------

1. İmam Zührî, Megâzî, s. 72-73, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 359-360, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 156-157, Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, c. 3, s. 179, Vahidî, Esbâbu’n-nüzül, s. 278-279, Zehebî, Megâzî, s. 119-120, Ebu’l -Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 330 -331 , Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 297-298.

2. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 195-199.

3. İbn İshak, İbn Hişam , c. 3, s. 199, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 57, Taberî, Târih, c. 3, s. 37.

4. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 147-150, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 290-297.

5. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364.

6. Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 489.

7. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 199, Vâkıdî, c. 1 , s. 364, İbn Sa'd, c. 2, s. 57, Taberî, c. 3, s. 37, Ebu Nuaym, c. 2, s. 489, Beyhakî, c. 3, s. 354, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 48, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 75.

8. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364, Ebu Nuaym, c. 2, s. 490, Zehebî, Megâzî, c. 121.

9. Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 489.

10. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 199, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364, Taberî Târih, c. 3, s. 37, Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, c. 3, s. 354, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 48, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 75.

11. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 489.

12. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 199, Taberî, c. 3, s. 37, Beyhakî, c. 3, s. 354, İbn Seyyid, c. 2, s. 48, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 75.

13. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 491.

14. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 199.

15. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 199, Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364.

16. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 199, Beyhakî, c. 3, s. 354, İbn Seyyid, c. 2, s. 48.

17. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 364-365, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 491.